Tersini düşünüp kötüyü çağırmayın ve Dua edin. Kızımız Olacaktı dan nefis bir yazı
Sevgili Sibel Hanım ve dernek üyeleri;
Benim hikayem aslında 27.09.2011 ‘de başlıyor…..
Ama biraz daha başa dönersek…..
Eşimle 5 yıl süren bir sevgililik döneminden sonra 2008 yılında evlendik…Aşık olmuştuk……2003 yılında
daha ikimizde 21 yaşındayken tanıştık … farklı illerden Türkiye’nin bizce en güzel ve özel şehri olan İzmir’e üniversite okumaya gelmiştik…Kader ikimizi bir araya getirdi ve BİZ olduk…Çok geçmişten anlatmaya başladın diyebilirsiniz…
Bilerek yazıyorum bunları…Eğer sadece birlikte olarak bir bebek sahibi olma şansınız yoksa bunları daha çok düşünmeli ve hatırlamalısınız.Kimin aklında ilk tanıştığınızda ‘bu kadın beni baba yapacak’ ya da ‘bu adam beni anne yapacak’ beklentisi vardı ki….İşte onu anımsamalıyız.Bizler beraber olduğumuz insanı aslında en başında niçin sevdiğimizi hatırlamalıyız…Buna ihtiyacı oluyor insanın…Bir doktorun yazısında okumuştum ‘Dünya’da iki kişiyi birlikte ilgilendiren tek hastalık kısırlıktır’ diyordu.Normalde ya hasta ya refakatçisinizdir .Ama bizler hem hasta gibi direk acısını yaşamak, refakatçi gibi güçlü görünmek zorundayız.
İşte o en heyecanlı , en aşk dolu , en pembe günlerdeki bizin, sizin ; en umutsuz , en karanlık , en kaygılı günlerde ki biz yani siz ile aynı olduğunu bilmeliyiz….
Evlendikten sonra ki stresli iş yaşamı, bir türlü bitmek bilmeyen taksitler, yetmezmiş gibi beni bulan panik atak ve kullandığım antidepresan yüzünden hamileliği anneliği ertelemek zorunda kaldım.Tabii hala her şey dört dörtlük değil .Ama nisan 2011 ‘de ilacı bırakmıştım , taksitlerimiz bitmiş, kendi ofisimizi açmış (bebeğimi ben büyütmek istiyordum.Bu yüzden bu çok önemliydi.) , bebeğimizi aşıya götürürken hava koşullarından etkilenmemesini sağlamak için arabamızı almıştık.( ama düşündüğümüz daha milyonlarca detay, geceler boyu hayaller kurardık…)
VE BİZ ARTIK BEBEK SAHİBİ OLMAYA HAZIRDIK….Söylemesi ne kadar kolay di mi ? Kolay tabii …Çevremizde çocuk sahibi olanların çoğu ‘….kaza kurşunuydu…’ derken bir çiftin istediği anda çocuk sahibi olması ne kadar zor olabilirdi ki…
Bebek düşünmeye başladığımız 2011 nisan ayında bir jinekologla görüştük , bana SADECE BANA 🙁 testler yapıldı.Ve bir sorun yok dendi,sevindik.Ben anne ve babasının onların tabiri ile 4 yıl aradığı , arzuyla beklenen bir bebek olarak doğmuştum.Bu durum beni daha tedirgin yapıyordu.Ve daha çok küçükken kardeşime hayatta en korktuğun şey ne diye sorduğumda ailemi kaybetmek cevabını alırken , benim anne olamamak dediğimi çok net hatırlıyordum.Ama sorun yoktu işte her şey normaldi.Heyecanlıydık ikimizde, hayalimiz gerçek olacaktı.
Hesaplamalar yapıp takvimde belli günlere kalp işaretini ben çoktan koymuştum bile…..Sinir bozucu derecede planlı bir insanmışım sonradan farkettim . O ay bize aşkı veren şehre İzmir’e gezmeye gittik.Aşkı bulduğumuz şehirde bebeğimizi de bulacaktık…… Evimize döndükten bir kaç gün sonra kan aldırmaktan nefret eden ben hastaneye gidelim test yaptıralım diye tutturdum.Daha adetim gelmemişti bile….
Sonucu beklemek için ofise geldik.Ve ben 2 bardak , bir biberona meyve suyunu doldurup babamıza notumu yazarak bekledim…pozitif denecekti ve ben eşime bu da misafirimizin diyerek tepsiyi uzatacaktım…2 saati bekleyemedim ..aradım..telefonda ki adam ‘negatif ‘dedi ‘yani’ dedim ‘yani olumsuz’ dedi ‘yani dedim’ ‘hamile değilsiniz ‘ dedi……Kapattım ve eşim ağlama sesime yanıma geldi……
Haziranda babasının doğum günü hediyesi olarak gelir dedim gelmedi….ağustosta annesinin doğum günü hediyesi olarak gelir dedim gelmedi, Eylül adında bir kız hayalim vardı hep eylülde gelir dedim gelmedi….Tam 5 ay ovulasyon hesapları, dereceler, testler, kağıt mendillerle geçti gitti….
Eylülde de olmayınca tekrar doktora gittik..Muayene etti ve bir aksilik yok dedi.Eşime sizde bir semen testi verin dedi.Verdik evimize gittik.Sabahı bekleyemedik gece 10 da doktoru aradık ve sonuç kötü cevabını aldık….Eşimin yüzü düştü.Ben çok takmadım.Ne kadar kötü olabilirdi ki ..Sigaradan diye sitem ettim içimden.Ama milyonlarca olmasına gerek yoktu ki formül neydi bir sperm bir yumurta yeterliydi anne-baba olmak için.HİÇ SPERM OLMAYACAK DEĞİLDİ YA….
Ancak öğleden sonra doktora gidebilecektik.Ama ben dayanamadım test sonucunu faxlattım.İşte o an kalp krizi geçirmemiş olmama halen şaşırıyorum.’Mikroskobik incelemede herhangi bir spermtozoa hücresine rastlanmamıştır ‘ yazıyordu.Ve ben böyle bir olasılıktan bile habersizdim.Eşim gelene kadar ben netten azospermi nedir, neden olur,tedavisi var mıdır öğrendim, ameliyat şansı olduğunu okudum…..
Eşim geldi yüzümden ters giden bir şeyler olduğunu anladı zaten …. Ben sürekli okuduklarımı söyledim, ağlayarak teselli edilebilir mi edilemez tabii…Ama babasını kaybettiğinde bile ağlamayan eşimin gözleri doldu.İşte en zor an buydu….’Beni bırak , boşanalım kurtul bu sorundan’ dedi.Sarılıp ağladık…Sonra o sustu ama ben hiç susamadım.Çok üzgünüm onu o kadar çok üzdüğüm için.Herkesin dediği gibi onun durumu daha zordu biliyordum.Ama içimden yaşayarak atlatabileceğim bir acı değildi.Baştan beri korktuğum şey başıma gelmişti.
Yakın çevremde yoktu ama duyardım tüp bebek tedavisi görenleri.Aşılama denedik olmadı , SON ÇARE tüp bebek yaptık derlerdi.Ama bize TEK ÇARESİ tüp bebek dendi.Dün belki de hamileyim derken bugün söylendi bu cümle.Ve sonuna hep eklendi tabi sperm bulunursa ……..
Doktor doktor gezmeler başladı ve panik atak çoktan hortlamıştı.Eşim ameliyat olmalıydı.Ama aşkım, hayatımın yoldaşı ,dostum, sevgilim, eşim bir göz kırpma vakti kadar düşünmeden ne yapılması gerekliyse dedi.Oysa ben deli gibi anne olmayı hayal etmeme rağmen tedavi aşamalarından korkuyordum.Eskiden de derdim ona ben doğumdan korkuyorum keşke denizatı olsaymışız derdim.O an anladım ben zaten tüm sorumluluğu üstlenmiş denizatının yüreğine sahip birine aşıktım.
Baba olmayı herkesten çok hakkettiğini bilmek daha da üzüyordu beni.Uyur gibi yaptık gecelerce birbirimize , ama her sabah gözlerinin altına siyah boya süren savaşa hazır askerler gibi uyandık.
Herkes anlaşmış gibi kötü şeyler söylüyordu.Şansınız çok düşük , ama sonuçta herkes çocuk sahibi olacak diye bir kural yok diyorlardı.İnanmayı, içimin bir an hafiflemesini bende istiyordum.Ama masalarında çocuklarını kucaklayarak çekildikleri fotoğraflara takılıyordu gözüm.Canımızı çok acıtarak, hiç dikkat etmeden konuşanlarda oldu.Size de olmuştur ya da olacaktır.Ben çok beceremedim ama takılmayın onlara.Prof. ya da Doç. Dr olmuş olmak insancıl olmayı her zaman beraberinde getirmiyor.
Evlatlık mı donör mü diye beynimde tartışıyordum.Çıkış yolu bulamıyordum.Herkes çocukları çok sevdiğimi bilir ve söylerdi.Boşa değil demek ki bu duygum dedim.Belki de annesiz babasız kalmış bir çocuğa sahip çıkmaktı benim görevim.
On beş gün geçmişti ki yine bir hastanedeydik.Bir afiş vardı cumartesi günü Antalya Memorial hastanesinde tüp bebek konulu seminer olduğuna ilişkin.Ve ben cumartesi ordaydım.Kaç kişi gelir derken bir sürü insan vardı.Yalnız değildim.YALNIZ DEĞİLSİNİZ….Herkesin yüzünde aynı ifade.Soru soranlar 7 kere denedim diye başlıyordu söze …. Ben o an başlamadan vazgeçmiştim mücadeleden.Sonra ben sordum sorumu.Bizim takılıp kaldığımız konuyu.Biz 15 gün önce öğrendik derken ağlamaklıydım .Sorunumuz azospermi sizce önce biyopsi mi yapılmalı, tedaviye mi başlamalı dedim.Cevap her zaman ki gibi net değildi.
Ama iyi ki o soruyu sormuştum.Salondan ayrılırken birden 3 kişi geldi yanıma…İşte bu an ilk bir şeylerin iyiye gitmeye başladığı andı.Farklı ama benzer sorunlarımız vardı ama aynı durumdaydık.Anneniz dahi sizi anlayamazken ilk defa gördüğüm insanlar anlıyordu derdimden.İçimizdeki acının tarifi yok , yeryüzünde benzetme yapıp anlatabileceğimiz herhangi bir şey de yok.Sadece aynı acıyı içinde hisseden bilebilirdi.
Hani asansörde yalnız kalırsanız daha çok korkarsınız da yanınızda biri varken daha sakin olursunuz.İşte zifiri karanlıkta tam 6 göz parlamıştı hayatımda.Seldam (Fidel Güneş) , Mervem ,Irazım ve onların tanıştırdığı Arzum (Argok) …..Görüştük,konuştuk ,dertleştik…Ben ne kadar acemi ve bilgisizsem onlar o kadar tecrübeli ve bilgiliydiler….
‘Niye biz, neden biz , millet çöpe bırakıyor, kaza kurşunu diyenleri benim kazayla vurasım var ‘ diye haykırmalarımdan beni sıyırdılar.İSYAN ETMEYİ BİR KENARA BIRAKTIM VE ÇÖZÜM ARAMAYA ODAKLANDIM.
Ve Selda’nın sayesinde İstanbul’da çok iyi bir üroloğa gittik.Emre Bakırcıoğlu.Diyorum ya şanslıydım.Daha uzun bir zamanda katedeceğim yolda çok iyi yol arkadaşlarım vardı ve her şey daha hızlı gelişiyordu.
Emre Bakırcıoğlu ‘sperm taşıyan kanalların doğuştan olmadığı’ teşhisini koydu. .Ve bize %99 şans verdi. Bunu bize söyleyen tek kişiydi ve belki de en umutlusu olduğundan ama en çok ta bize yaklaşımından sadece Emre Bey’e inandık.
Bu bizim duymayı hayal bile edemediğimiz bir cümleydi.İlk defa umut girdi içimize.Arife günüydü İstanbul’a gittiğimizde ve o an bayramdı bize.
Maddi ve manevi sebepler bizi İstanbul’da tedavi olma şansı vermedi.
Ama seminerde ki doktor Batu Aydınuraz doğru kişiydi.Neredeyse her muayeneye Arzu’da bizimle geldi.Heyecandan Batu Bey’in dediklerini algılayamıyordum.Eve gelip eşim açıkladığında ise moral vermek için diyor diye inanmıyordum.Arzum sakinleştiğimde açıklardı bana…..
Batu Bey her defasında ‘hoş geldiniz dostlar’ diye karşıladı bizi ve elimizi sımsıkı sıktı.Tamam dedim tüm umudumuzu bu kocaman 🙂 , dostane ellere bırakabiliriz.Tedavi aşamasında doktorunuza duyduğunuz güven ve yakınlık çok önemli.Teredütünüz varsa başka seçenekleri deneyin.Çünkü emanet ettiğiniz şey sadece sağlığınız yada paranız değil en kıymetli şeyiniz umudunuz ve bebek sahibi olma hayaliniz.
Yapılması gereken genetik testler falan derken her şey tamamlandı. Eşimin 23.12.2011 ‘de ameliyat olmasına karar verildi.Beklemek çok zordu.Her şey o güne bağlıydı .Her şey başlamadan bitebilirdi ya da belki tedaviye başlardık.Tesa işlemi ile başlanacak bulunmazsa micro tese ile devam edilecekti…
Her ihtimale karşı kendime hayata tutunacak, ayakta durabilecek sebeplerin listesini yaptım.Çıkmaza girip kontrolümü kaybettiğim de okumak için.
Biraz heyecandan çokça da kaderin oyunu ile eşim ameliyata girmeden önce ki gece adet oldum.Ve büyük gün geldi.Hayatımın en önemli günüydü.Bir yandan eşim için kaygılanıyordum.Ya çözüm olsun derken herşey daha kötü olursa.Bir yandan da aşık olduğum adam gibi bakıp, gülümseyen bir bebeği benim doğurup doğurmayacağım bugüne bağlıydı.
Yola çıktık.Feci şekilde yağmur vardı Nasıl olduysa her şeye kötü tarafından bakan ben düğünümüzde de böyleydi demek ki yine güzel bir dönem başlayacak hayatımızda dedim.Ben güçsüzüm diye gecelerce ağlarken, aslında ne kadar güçlü olduğumu hissetmem için bunu yaşamam gerekiyormuş demek ki.
İki saat onu beklemem gerekiyordu. Ama öncesi de varmış. Ağlayıp sızlanma hakkım yoktu bugün, her çıkmaza girdiğimde soğukkanlılıkla beni teselli eden eşime ilk defa ben aynı şekilde davranmalıydım.Yanında oturdum beklerken, kalbimin sesini duymasından çekinerek. Ama kandırabilmişim, onu şaşırttığımı daha sonra itiraf etti.
Ve o gitti.Keşke beni de bayıltsalardı dedim içimden. Bir elim Selda da bir elim Arzu daydı…..30 yıldır hiç böylesine derin bir bağlılık hissettiğim arkadaşım dostum olmamıştı.Ve haber geldi.Sperm bulunmuştu!!!.Hem de tesa ile…İşte öyle bir andı ki normal yolla hamile kalıp doğum yapan bir kadın bebeğini kucağına aldığı anda duyduğu mutluluktan bile büyüktü bence benim mutluluğum.Ve sonunda o bakmaya doyamadığım gözlerinin yıldızları geri gelmişti.
Selda hazır mıyım…ben tedaviyi başarabilecek miyim (iğneden feci halde korkan biriydim.) derken sayesinde ilk iğnemi vurulmuştum bile.
Yumurta toplama gününü kafama takmış, yapamam , bayılınca, ayılamam derken iğneler bitti.Çok şükür ki her şey iyi gitti. ve opu günü yine candostlarım ve annem yanımdaydı.BU TEDAVİYE BAŞLAMAKTAN KORKANLAR VARSA ARANIZDA ÇOK AÇIKÇA ŞUNU SÖYLEYEBİLİRİM Kİ EĞER BEN YAPABİLDİYSEM YERYÜZÜNDE BUNU YAPAMAYACAK KADIN KESİNLİKLE YOK. TEK DUAM SONUCUNDA BENIM GİBİ OLMASI….
İşin psikolojik boyutu daha zor kontrol edilebilir tabii ki….Ama yine okuduğum bir yazıda dediği gibi ‘içinizde ki güç tükendiğinde eşinizin içine bakın’ diyorum.Çünkü umudunuzu yitirdiğiniz ,isyan ettiğiniz zamanlar olacak çok doğal…Siz bunları yaşarken en yakınlardan hamilelik haberi alıp güleceksiniz evde katılarak ağlamak üzere, haberlerde çöpe atılan bebeği duyacaksınız,belki de kaderin bana evlat olarak karşılaştıracağı bebek o diye düşüneceksiniz,nereye gitseniz hamileyle dolu olacak ,olmasa da size öyle gelecek, çocuklu arkadaşlarla bir araya gelince kollarınız fazla gelecek bir yere sığdıramayacaksınız , maddi destek almak adına derdinizi açtıklarınızdan ‘ooo bizim çocuk beleşmiş’ nidalarını duyacaksınız, kardeşiniz duyduğu gebelik haberlerini sizden saklayacak, Dünya artık size 9. ayına gelmiş hamile bir kadın gibi gözükecek ve daha bir sürü şey .
Ama unutmayın ki bu yolda en ihtiyacınız olan şey umut ve sizi anlayan insanlar.Umudumu yitirdiğim anlar oldu ama beni gerçekten anlayan insanlar beni ayakta tuttu.İsmini saydığım ve yüzyüze görüştüklerim ve internet ortamında tanıştıklarım.Bunu sizde yapın. Aynı acıyı yaşayan biri sizi hem yalnız olma hissinden kurtarıyor hem de acınızı hafifletiyor.
Tam da 2012’ye girmeye 3 saat kala vuruldu çatlatma iğnesi.Senden tek beklentim bir bebek diye ağlayarak girdim yeni yıla.02.01.2012de de opu!.Yumurta toplanması hiç kafaya takılacak bir şey değilmiş bu arada.Döllenme haberinin gelmesi ile her şey daha heyecanlı hale gelmişti.Miniklerim lab.’daydı bense evde .Ben verilen hormonlar diyeyim siz delilik deyin kuzucuklarım yalnız diye üzüldüm ben.Sanki doğsalar da eksikliğini hissedeceklermiş gibi bugünlerin…
Ve kavuşma günü… 07.01.2012.Elim sevgilimde, kuzucuğumsa artık içimdeydi.Bırakmasın diye yalvarıyordum.Mutluluktan ağlayarak çıktım.Anneannemiz, Selda ve Arzu teyzemiz karşıladı bizi.Ağlıyoruz diye kızdılar.Mutluluktan deyince izin verdiler…
Ve baştan beri söyledikleri benimde tecrübe ettiğim en zor 12 gün…sonucu beklemek…Şunu yiyin,şunu yapmayın cümlelerini defalarca netten okuyacaksınız biliyorum.BENİM DİYECEĞİM İNANIN , TERSİNİ DÜŞÜNÜP KÖTÜYÜ ÇAĞIRMAYIN VE DUA EDİN ….
18.01.2012 de testin sonucunun daha geç çıkmasını beklerken Batu Bey beni çözmüş olacak ki telefonda ‘tebrik ederim…’şeklinde mutlu haberi öğrendik .Gerisini duyamadım çünkü çok çirkin ve sesli ağlıyorum.:)
Sonuç negatifte olabilirdi tabii ki çok zor ama öyle bir tecrübeniz varsa da unutun , her tedavi farklıdır.Ve tıp sonuçta bir yere kadar…Bebeğinizin size gelme zamanı bu başladığınız yeni tedavidir belki de denemeden bilemezsiniz.
Tabii bunları su aşamada yazmak daha kolay dediğinizi duyar gibiyim…Biliyorum.
‘İlk denemede başardım’ cümlesini çok aramıştım nette bulamamıştım.Şu an birileri bir yerlerde bu cümleyi duymak istiyor biliyorum.
EVET İLK DENEMEDE OLMASI İMKANSIZ DEĞİL.Bunu unutmayın .Daha uzun bir yol katetmek zorunda kalan arkadaşlara ise söylemek istediğim tek şey sizler çok güçlü ve değerli insanlarsınız.Herkesin bir sınavı var.Hastanelerde perişan insanları sizlerde görüyorsunuz.Onlar , kaybettikleri sağlıklarını kazanmaya çalışıyorlar.Oysa bizim bir şey kaybettiğimiz yok bizler birer evlat kazanabilmek için savaşıyoruz.Başımıza geleceklerin garantisi yok.Arkadaşım, komşum hemen hatta daha istemeden hamile kalabilirken neden ben demek en kolayı ve en zararlısı….Ben de çok dedim ama hayata küsmekten başka bir işe yaramıyor.Herkesin sınavı başka bizlerin de buymuş.Kaç kişi ile tanıştıysam bu yolda olanların hepsi evlilikleri iyi olan ,biz diyerek mücadele eden insanlardı.Niye ben dediğinizde bu cevap olabilir işte.Başkasında olsaydı bu problem sizin gibi mücadele etmeyecekti ve o dünyanın en kıymetli bebeği olamayacaktı … Ve onu kucağınıza aldığınızda duyduğunuz mutluluğa başkalarının erişme şansı da asla yok….
Benim hikayem güzel bitti.Sizlere de umut olmasını çok isterim . 27.09.2011 ‘de Dünyamız başımıza yıkılmıştı.Ama şu an 9+4 haftalık hamileyim ve tahmini doğum tarihini internette hesaplattığımda 27.09.2012 tarihi çıkıyor…..Geçen yılın aynı gününde anne olamayacağım derken , Allah nasip ederse bu yılın eylülünde minik mucizemi kucağıma alacağım…..Annesi bir sürü planlama, ayarlama yaptı, kendini ve babasını hep üzdü .Ama miniğim öyle mucizevi işaretler gönderiyor ki benim hayata bakışımı daha gelmeden değiştirdi.Minik mucizelerimiz meleklerimiz ne zaman geleceklerini biliyorlar.keşke bizde baştan bilebilsek ama mümkün değil.Tedaviler birer vesile bence .Birer şans.Kendinize şans verecek umudunuzun ve maddi –manevi gücünüzün tükenmemesini dilerim.
Hepinizin önce yüreklerinin umutla sonra da göbeklerinin minicik mucizelerle dolmasını diliyorum.
Çok uzattım ama yazmak bana iyi geliyor.Sizde deneyin miniğimi sayfalar dolusu mektupla bekliyorum.Her gün artan……….
Not:Sorunu aynı olan ya da tedavi ve doktor ile ilgili soru sormak isteyen arkadaşlar olursa dernek vasıtası ile bana mail atabilirler.
Kızımız olacaktı
A.D.A.
Annelik hikayelerinizi bizimle paylaşın. sibelt@cocukistiyorum.com
Uzun süre anne olmak için çaba gösteriyorsanız Çocuk İstiyorum Formu ile bize ulaşabilirsiniz.