İşin sırrı bence yürekten “istemek” , “inanmak” ve tabi ki “zaman”.
Sibel Hanım merhaba.
Sizden gelen bir e-postada olumlu sonuçlanan hikayelerimizi yazmamızı istemiştiniz. Önce bunu yazmak pek içimden gelmedi. Benim gibi yıllardan beri bu savaşı verenlere karşı ne söyleyeceğimi bilemedim. Ama yaklaşık 4-5 yıllık bir üyeniz olarak size bilgi vermem gerektiğini düşündüm.
8 yıllık evliyim. Bu 8 yıla, 4 ameliyat, 3 başarısız tüp bebek denemesi ve 1 düşük sığdırdık. Eşimin ameliyatını da unutmayayım. Ayrıca yaşım 40 a oldukça yaklaştığı için umudumuz her geçen gün azalmaktaydı. Hatta bittiğini bile söyleyebilirim. Çünkü herkesin yaşadığı gibi hem fiziksel olarak hem de maddi olarak tükenmiştik. Ve ben artık hiçbir şey kaldırabilecek durumda değildim.
Son bir kez daha denemeye karar verdik. Aslında bunu sadece ilerde “keşke” dememek için yaptık. Ve ben itiraf ediyorum ki hiç mi hiç umudum yoktu. Sadece eşim için bunu yapmak istedim. Bu durumu sadece yaşayanlar bilir. Normal yoldan çocuk sahibi olabilen birçok arkadaşım bile neler yaşadığımı anlayamadı. Hatta bu sorunumun üstesinden gelebilmek için psikoloğa bile gittim. Yararı olmadı diyemeyeceğim. Ama yine de bir şeyler eksik kaldığını hissediyordum. Kısacası psikolojik olarak iyi değildim. Ve fiziksel olarak da bu tedavilerin bitmesini istiyordum.
İşte bu ruh haliyle başladım bu işe. Hatta öyle umutsuzdum ki ailelerimiz dahil hiç kimseye bu tedaviden bahsetmedik. (Eşimle düşük olayında çok yıpranmıştık. Bu sebeple ilk 3-4 ay kimseye söylememe kararı vermiştik ve bu kararı uyguladık da.)
Doktorum bir ay beklememizin uygun olacağını söyleyince hemen kabul ettim. Zira kendisine sonsuz güveniyorum. Çünkü en başından beri onunla başlamıştık bu işe, her ameliyatımı ve tedavimi kendisi yapmıştı. Hasta-doktor ilişkisinin önemini biliyorum. Bu sebeple, en başında tedavilerimize daha başlamadan bulunduğum ildeki neredeyse bütün merkezleri gezmiştim. Doktorlar ile konuşmuştum. Ama hiç biri ile bu yola başlamak istememiştim. Neyse en son bir tesadüf eseri doktorumu buldum ve tedavilerimize başladık. Yaklaşık 7 yıldır da devam ediyoruz.
Neyse, doktorumun bekleyelim dediği bu süre içinde bir arkadaşım bana bir kitap verdi. Bu pozitif olmak ile ilgili kitaplardan biriydi. Aslında buna benzer kitaplar daha önce okumuştum. Ama uygulamaya geçirdiğim söylenemez. Okudukça “ne kaybederim ki” düşüncesi oluştu kafamda. Farkında olmadan uyguladığımı, öncelikle daha fazla şükrettiğimi ve beynimde “neden olmasın” düşüncesinin yerleştiğini fark ettim.
Bu arada tedaviye başladık. Öncekilerden farkı bu sefer çok rahattım. Her şey son derece normalmiş gibi geliyordu bana. Bunlar olması gerekiyordu. Bu arada işimin en yoğun zamanlarıydı ve hiç esirgemeden hiç aman demeden devam ettim normal hayatıma. Tek farkı artık hiçbir şeyi dert etmiyordum. Hayatımdaki stresi, kafamda neredeyse sıfırlamıştım.
Transferimiz mayıs ayında yapıldı. Ve sonucu hiç beklemiyordum çünkü şüphem yoktu. Bu sefer tamamdı. Daha önce işkence haline dönen bekleme sürecini bu sefer kendime yaşatmadım. İlk tahlili yaptığımızda sonuç yoktu. Daha doğrusu ne pozitif ne negatif dedi doktorum. Birkaç gün sonra tekrarlamamızı istedi. Ve bu birkaç kere daha oldu. Yaklaşık 2 hafta emin olmak için 2-3 günde bir test yaptırdım. En sonunda sonucun pozitif olduğundan emin olduk. Aslında doktorum bu konuda oldukça ketum. Hatta 2 hafta sonunda keseyi gördüğünde bile bana ümit vermemeye çalıştı. Daha önce ne kadar üzüldüğümü bildiği için sanırım böyle davrandı. Bu tavrı 8.haftada kalp atışlarını duyana kadar da devam etti. Aslında haklıydı. Ama ben daha önce de söylediğim gibi, bir formaliteyi yerine getiriyormuşçasına rahattım.
İşte hikayemiz böyle başladı. Kızımız inşallah 2 haftaya kadar doğacak. Bu arada ben hala çalışıyorum. Ancak bu hafta(37.hafta) izine ayrılacağım. Doğum iznimi, sonraya aktarmanın daha iyi olacağını düşünüyorum.
Tabi ki bu 9 ay zarfında çok sorun atlattık. Bizi çok korkuttuğu zamanlar oldu küçük hanımın. Gece yarıları doktora da gittik(biraz da acemilikten). Hareket etmedi endişelendik, fazla hareket etti endişelendik.
Lafı çok uzattım, paylaşınca da böyle oldu işte.
Şimdi sadece dua ediyorum. Allah ım tüm isteyenlere sağlıklı hayırlı bir evlat versin diye.
İşin sırrı bence yürekten “istemek” , “inanmak” ve tabi ki “zaman”. Her şeyin bir zamanı varmış bunu ben hayatımdaki bu son bir senedir yaşadıklarımdan anladım. Çünkü bebekten önce ben işimi ve evimi hatta yaşadığım yeri değiştirdim. Biraz kadercilik gibi gelebilir ama değil. Şimdiye kadar bazı şeylere gereksiz yere katlandığımı anladım. Bunun beni ne kadar yıprattığını fark ettim.
Ayrıca Yüce Rabbimizin hikmeti çok. Sadece istemek gerekiyor. O’ndan isteyince emin olun veriyor. Yeter ki kendimizi iyi şeylere layık görüp, hem kendimiz hem de diğer insanlar için iyiyi güzeli isteyelim. Hikmeti bol Rabbim kullarından hiçbir şeyi esirgemiyor. (bu arada bunları kitaptan çıkarmadım. Başta söylediğim gibi son bir senelik tecrübem bunlar.)
Bütün bunları dilim döndüğünce sizinle de paylaşmak istedim. Bu yazıyı yayınlar mısınız bilmiyorum ama inşallah tüm isteyenlere nasip olur. (bu arada ismimi yayınlamazsanız sevinirim. Çünkü hem iş hayatımda bilinen biriyim hem de üyelerinizden birçok arkadaşım var).
Bu arada sizin çalışmalarınızı da takip ediyorum. Emeğinize, yüreğinize sağlık.
İyi çalışmalar.Sevgiyle kalın.
L.G.Y
Annelik hikayelerinizi bizimle paylaşın. sibelt@cocukistiyorum.com
Uzun süre anne olmak için çaba gösteriyorsanız Çocuk İstiyorum Formu ile bize ulaşabilirsiniz.