İleri yaş anne adaylarına; “Çocuk da yapabilirsiniz Kariyer de”

Annelik her kadının mutlaka tatmayı istediği bir duygu. Fakat bazen yoğun iş hayatı, bazen geç evlilikler ileri yaşta anne olmayı gerektiriyor. Her geçen gün yeni bir teknikle yeni kapılar açan üremeye yardımcı tedavi yöntemleri ileri yaşta da bebek sahibi olmayı mümkün kılmakta. Bu sebeple anne adaylarına mümkünse anneliği ertelemeyin, geç kaldıysanız da vazgeçmeyin diyoruz.
Aslında kısırlıkta ileri yaşın tam bir tanımı bulunmamaktadır. Genel kabul gören 38 yaş ve üzeri olsa da biz infertilite ile uğraşan hekimler 30’lu yaşların başından itibaren hızlı hareket edilmesini önermekteyiz. Çünkü 30’lu yaşlarda doğurganlık potansiyelinde azalma başlamakta, bu azalma 35 yaş üzerinde hızlanmaktadır. Yaş 40 üzeri olduğunda ise tüp bebek tedavileri ile bile gebelik şansı %20’lere düşmektedir. Aslında yaş önemli bir faktör olmasına rağmen tek başına belirleyici değildir. Hanımların yumurtalık kapasitelerinin de mutlaka ultrason ile değerlendirilmesini öneriyoruz, çünkü 42-43 yaşında fakat çok iyi sayıda yumurta elde ettiğimiz hastalarımız olduğu gibi 25 yaşında 1 yumurta elde ettiğimiz hastalarımız da olmaktadır.
İleri yaş gebeliklerinin hem elde edilmesi hem de gebeliğin kendisi problemli seyredebileceğinden biz 35 yaşın altındaki kadınların 1 yıl korunmamalarına rağmen gebelik olmaması durumunda bir infertilite merkezine başvurmalarını, 35 yaş üzerinde ise bu sürenin 6 ay ile sınırlanmasını önermekteyiz. Yani 6 ayın sonunda gebe kalamamışlarsa hemen tetkik ve tedavi amacıyla bir infertilite merkezine başvurmalıdırlar.
Kadın yaşı yumurtaları hem sayı, hem de kalite olarak etkilemektedir. Yumurtaların kalitesinin yaşla beraber bozulmasına neden olarak 2 açıklama yapılmaktadır. Bunlardan birincisi şöyledir; kadınların ilk adet döneminden itibaren yumurtalıklarda mevcut olan sabit sayıdaki yumurtalar arasında bir yarış olmaktadır, birden fazla yumurta uyarılmakta, bu yarışı her adet döneminde bir yumurta kazanmakta ve o adet döneminde döllenme olursa gebelik oluşmaktadır. İlerleyen yaşla beraber yumurtalıklarda geride kalan uyarılmayı bekleyen yumurtaların nispeten daha az kaliteli yumurtalar olduğu ileri sürülmektedir. İkinci açıklama ise ileri yaşlara kadar yumurtalıklarda beklemekte olan yumurtaların bir takım kimyasal veya çevresel toksinlere maruz kalarak kalitelerini kaybettiği bilgisidir. Dolayısıyla ileri yaşlarda gebelik oranlarının azalmasının en önemli nedeni yumurtaların hem sayıca hem de kalite olarak bozulmasıdır.
İleri yaş bayanlarda gelişen yumurta sayısı kısıtlı olduğundan bu hastalarımızı zayıf cevap veren hastalar olarak tanımlıyoruz. Bu grupta uygulanan değişik tedavi protokolleri vardır. Amaç gelişebilecek en yüksek sayıda yumurta sayısına ulaşmaktır. Bu sebeple tedavi sürecinde zaten zayıf olarak çalışan yumurtalıkların üzerindeki baskının çok azaltılması gerekmektedir. Bu noktada merkezler arasında önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Biz kliniğimizde hastanın yumurtalık kapasitesini ve daha önceki tedavilerini de gözönüne alarak tedavi şemamızı belirliyoruz; bazı hastalarda doğrudan en yüksek dozda iğnelerle tedaviye başlarken bazı hastalarımızda iğne ve ilaçları kombine ediyoruz.
Uygulanan yüksek doz hormon tedavisinden sonra elde edilen yumurtaların laboratuar işlemleri çok önemlidir. Bu hastalarımızda ultrason ile gözlenen her folikülden yumurta elde edilemeyebilir, gelen yumurtalar olgun olmayabilir, olgun olan yumurtalar sperm ile döllenmeyebilir, döllenen yumurtalar yani embryolar bölünmelerine devam etmeyebilir ya da bölünür fakat iyi kalitede olmayabilir. Bütün bu risklere rağmen her aşama da yolunda gidebilir ve iyi kalitede embryoya ulaşılabilir.
Transfer edilen embryo sayısı da başarıyı etkileyen faktörler arasındadır. Biz 35 yaşın altında 2 embryo, 35-40 yaş arasında 3 embryo transfer ederken, 40 yaş üzerinde böyle bir sınırlama yapmamaktayız. Zaten 40 yaş üzeri hastalarda elde edilen iyi embryo sayısının az olması nedeniyle bu sayı en fazla 4 olmaktadır.
Bizim tüp bebek programımızda 35 yaşın altında gebelik oranı % 60’dır. Bu oran 40 yaş üzerinde dramatik olarak azalarak % 25’e gerilemektedir. Yani her 4 hastadan biri gebe kalmaktadır ki bu yaş grubundaki hastalar düşünüldüğünde bu iyi bir şanstır.
Bu hastalarımızda gebelik olması durumunda mutlaka amniyosentez işlemini önermekteyiz. Bir alternatif embryoları rahime transfer etmeden önce genetik açıdan incelemektir ki bu tekniğe preimplantasyon genetik tanı(PGT) adı verilir ve merkezimizde de başarı ile uygulanmaktadır. Fakat zaten az embryosu olan bu gruptaki hastalara doğrudan preimplantasyon genetik tarama işlemi önerilmesi kimi hekimlere göre gereksiz, ekstra maliyet ve bu nedenle pratik olmayan bir alternatiftir. Biz de 38 yaş ve üzeri hastalarımızı preimplantasyon genetik tarama tekniği hakkında bilgilendirmekte ve alternatif yöntem olarak sunmaktayız.
Özetlersek, ileri yaş anne adaylığı hem tedaviye adım atarken hem de gebelik elde edildiği vakit anne adayını zorlamakta ise de en azından %25’lik bir şansın olduğu bilinmeli ve bu şans için iyi bir merkez seçilerek işe başlanmalıdır. Neticede düzenli adet gören her kadının gebelik şansı vardır ve bu oran düşük bile olsa o şanslı kişilerden biri siz olabilirsiniz.
Tüp bebek tedavileriniz için Çocuk İstiyorum Danışma formu ile bize ulaşabilirsiniz. Tıklayıp formu doldurup bize yollayınız