lady q  


Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği – Tüp Bebek

Yedi Yıl Uğraştık

Yedi Yıl Uğraştık

 

Bizim hikayemiz bundan tam 7 sene önce başladı. Eşimle 1994 yılında evlendik, 2 sene sonra da bir çocuğumuz olmasına karar verdik. O zamanlar problemimiz olduğunu bilmiyorduk tabii, çocuğu ne zaman istersek o zaman yapabilecektik. İnsan kötü şeylerin kendi başına da gelebileceğini hiç düşünemez ya, bizimki de öyleydi. Çocuğumuzun olmayacağı ihtimalini hiç düşünmemiştik bile. images (35)

Yaklaşık 6 ay geçmesine rağmen çocuğumuz olmuyordu. Doktora gitmeye karar verdik, bende herhangi bir problem çıkmadı. Sonra eşim gitti, o akşam heyecanla eve gelmesini bekliyordum. Ne yazık ki eve üzgün geldi ve iyi haberler getirmedi. Varikoselden bahsetti ve ameliyat olması gerektiğini öyledi. Varikosel neydi, ilk defa. Böyle bir şey duyuyordum. O gece sabaha kadar ağlamıştım, belki de hiçbir zaman çocuğumuz olmayacaktı, kimbilir daha neler bekliyordu bizi? Tekrar doktora gittik, Ameliyat olsa da olur olmasa da diyordu, bunu bize bırakıyordu. Ameliyattan sonra çocuğunuz olur diyemiyordu, ama çocuğunuz olmaz da demiyordu. Bekleyin isterseniz, belki de kendiliğinden olur çocuğunuz diyordu. Oysa ben kesin bir Şeyler duymak istiyordum. Bunun çaresi tedavisi neyse bir an önce başlanmalıydı. Bekleyemezdim, hem ne kadar bekleyecektim ki 1 yıl 5 yıl? Kimse süre veremezdi ki 24 yaşındaydım ve zaman kaybetmek istemiyordum. Birkaç doktora daha danıştık, onlar da ameliyat olursanız çocuğunuzun olma şansı biraz daha yükselir dedi.Sonradan öğrenecektik ki varikosel ameliyatının çocuk olması açısından hiçbir olumlu. Etkisi yokmuş. Sadece ağrı varsa, bu ağrıları giderirmiş bu ameliyat. Ama bunu seneler sonra, birçok tecrübelerden sonra öğrenecektik. Üstelik eşimde daha önce hiç olmayan ağrılar bu ameliyatlardan sonra ortaya çıktı.

97 yılının başlarıydı eşim ameliyat oldu. Bu ameliyatlardan yaklaşık 1 sene sonra çocuk için ümitlenmek gerekiyormuş. Bu yüzden o bir sene başka bir girişimde bulunmadık, sadece zamanın geçmesini bekliyorduk. Bu arada ben sürekli çocuk hayalleri kuruyordum, 1 sene sonra çocuğumuz olacaktı nasılsa. Fakat boşa geçen bir seneymiş bu, hayallerim yıkılmıştı. Ve ben gittikçe karamsarlığa kapılıyordum. 98 yılında başka bir doktora gittik, yapılan kontrollerde ameliyatın çok başarısız olduğu ve bu ameliyatın tek taraflı değil çift taraflı olması gerektiğini söyledi doktor bize. 98’in kasım ayında 2.varikosel ameliyatını Çapa Tıp Fakültesinde oldu eşim. Bu arada, 2.ameliyattan önce insimilasyon denedik bir kere, ama o da olumlu sonuçlanmadı. Ne yazık ki. Karamsarlığım gittikçe artıyordu artık. Aklımda sürekli çocuk vardı, gözüm hep başkalarının çocuklarındaydı. Herkesin çocuğu vardı da bir tek benim yoktu sanki.

Yaklaşık bir sene yine kontroller, testler yapıldı ama sayılar gittikçe düşüyordu. Hiç ameliyat olmadan önceki sayılar daha yüksekti, ameliyatlardan sonra düzeleceğine durum daha da kötüye gidiyordu. İkimiz de çok üzgündük, ama birbirimize belli etmemeye, yansıtmamaya çalışıyorduk bunu. Ama benimki artık dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. Çevremdeki herkesin çocuğu oluyordu, bütün arkadaşlarımın, akrabalarımın, herkesin sadece benim yoktu. Her sorana da bizim çocuğumuz olmuyor demek çok zor geliyordu bana. İnsanların da aklına beni görür görmez çocuk geliyordu sanki, hemen çocuk yapmıyor musunuz, hadi artık zamanı geldi gibi laflar ediyorlardı. Bunlara açıklama yapmak istemiyordum, sadece ailem ve yakın çevrem biliyordu durumumuzu. Hele bir keresinde anneme gidiyordum. Annemin komşusu yaşlı bir kadın, kapının önünde Oturuyordu. Geçerken selam verdim, nasılsın teyze dedim. Kadın hiçbir şey söylemeden ‘hala boş musun’ dedi bana. Anlamadım, boş gözlerle baktım kadına, ‘hala çocuğun yok mu’ diye sordu bu sefer. Donup kalmıştım, cevap bile veremedim ve hızla uzaklaştım oradan. İnsanları neden bu kadar ilgilendiriyordu, nasıl böyle şeyler soruyorlardı inanamıyorum. Hıçkıra hıçkıra anneme zor atmıştım kendimi. Şimdilik yapılacak bir şey yoktu. Son çare tüp bebekti ama onun için de çok erken, bekleyin diyorlardı. Üstelik çok pahalıydı. Bu arada ben 2-3 doktor daha değiştirdim. Sürekli inseminasyon deneniyordu. Her seferinde ümitleniyordum ama her seferinde hayal kırıklığı ve ben her hayal kırıklığında biraz daha tükeniyordum. Hiçbir doktora güvenmiyordum artık. Hele son gittiğim doktor nerdeyse 7 kere aşılama yaptı bana. Ama insan o anda anlayamıyor, o kadar güzel moral veriyordu insana görüceksin bak Bu sefer tutacak, bu sefer hamile kalacaksın diyordu. Bunların hep para tuzağı olduğunu anladığımda tamamen tükenmiştim artık Hem maddi hem manevi olarak. Tüp bebek çok masraflı diye bu işe başlayamıyorduk ama senelerdir yaptığımız masraflar, ameliyatlar, kontroller, İnseminasyonlar, testler bir tüp bebek parasını geçmişti. Kazandığımız tamamen doktora gidiyordu nerdeyse.

Bu arada ben çevremden tamamen koparıyordum kendimi. Çünkü çoğu evli ve çocuk sahibiydi ve ne zaman bir araya gelsek, tek konuları çocuktu. Başka hiçbir konu yokmuş gibi Sürekli çocuklarından bahsediyorlardı. Seninki ne yiyor, yaramaz mı, adım attı mı… Kendimi tamamen dışlanmış hissediyordum ve sanki bana acıyan gözlerle bakıyorlardı. Onlarla paylaşacak hiçbir şeyim kalmıyordu, bir keresinde kendimi kaçarcasına dışarı atmıştım. Bu bana o kadar acı veriyordu ki. Arkadaş çevrem değişmişti, çoğunluğu bekar ya da çocuksuz arkadaşlarımla geziyordum artık. Eşimle de aram gittikçe bozuluyordu, o kadar uzaklaşmıştık ki birbirimizden. Eve gitmek bana işkence gibi geliyordu, o evde birşeyler eksikti sanki. Bir süre sonra sürekli tartışır olduk, en ufak bir şeyden kocaman kavgalar çıkıyordu. Hayatımız tamamen çekilmez olmuştu. Herşeyi doktor planlıyordu, eşimle ne zaman ve nasıl Birlikte olmam gerektiğini bile. Adetten sonraki yumurtlama günlerimde ilişkiye girmemiz gerekiyordu. Bu da bizde stres yaratıyordu tabii ki. Ne zaman ne yapacağın bile başkaları Tarafından planlanıyordu. Herşey bitmişti artık, ne heyecan ne de başka bir şey kalmıştı. Ve eşimle boşanmanın eşiğine kadar geldik. Bu olanlar kimsenin suçu değildi, mücadele etmek gerekiyordu. Evliliğimi kurtarmam gerektiğini biliyordum ama, o kadar çok şey eksilmişti ki herşey yine eskisi gibi olabilecek miydi? Ve bunu uygulamaya koymak çok zordu. Evlilik danışmanına gitmeye karar verdim, ama o da benim sorunuma çözüm bulamadı. Ve o zaman anladım ki, bunun çözümü bende. Benim için çok zor olsa da kendimi evime ve eşime vermeye çalışıyordum. Sürekli iyi günlerimizi ve onun iyi taraflarını düşünüyordum. Ama her seferinde bir bebek çıkıyordu karşıma, geceleri gizli gizli ağlıyordum hep, çocuk hayalleri kurarak uykuya dalıyordum. Hiçbir şey eskisi gibi olmasa da hayatımız biraz daha sakinleşmişti.

Yine doktora gidiyorduk, birkaç kez daha inseminasyon denedik, yine olumsuz sonuçlandı. En son 2001 yılının Ocak ayında denedik ve ne olursa olsun artık son çaremiz olan tüp bebek yaptırmaya karar verdik. Bunun için Memoriol Hastanesi Dr. Semra Kahraman ve ekibini tercih ettik. 12 Şubat günü görüşmeye gittik, gerekli bilgileri aldık. O güne kadar olan bütün raporlarımız ve testlerimiz incelendi. Doktorun söylediği şey aynen şöyleydi: ‘Bu raporlara göre, sizin normal yolla çocuğunuzun olması mümkün değil. Ama bu rakamlar mikroenjeksiyon için yeterli rakamlar’ Varikosel ameliyatlarının ve bu kadar çok inseminasyon yaptırmanın gereksiz olduğunu da o zaman öğrendik. Hemen tedaviye başladık. Tedavinin ilk aşaması basitti. Hergün FolicPlus diye bir hap alıyordum ve Lucrin adlı iğneyi kolumdan kendim yapıyordum. İkinci aşaması daha zordu. 10 gün boyunca her sabah hastaneye gidip kan verdim, sonra ultrasonda yumurta takibi yapıldı. Her sabah hastaneye gidiyor, öğleden sonra da koştura koştura işe dönüyordum. Öğleden sonra da iğnemi oluyor, akşam da lucrini olmaya devam ediyordum. Yalnız bu iğneler vücudun bütün dengesini bozmuştu, sinirlerimi de çok yıpratmıştı. Gerçi doktor bunun için uyarmıştı bizi, sinir bozukluğu yapması normaldir diye. Ayrıca yumurtalarım o kadar büyütülmüştü ki adım bile atamıyordum nerdeyse. Nihayet yumurta toplama işlemi gerçekleşti. Bu işlemden çok korkuyordum. Narkoz verdiler kendime geldiğimde ise her şey bitmişti ve hiçbir ağrım sancım yoktu. Herşey bitti mi, emin misiniz diye sordum hemşirelere. O kadar korktuğum operasyon çok basit geçmişti. 19 tane yumurta toplamışlar. Bunlardan 7 tanesi döllendi. Transfer gününe kadar da 5 tane kaldı geriye. Ama bunlar da pek kaliteli değildi, en başta 3 tane transfer etmeyi düşünüyorlardı ama kaliteleri düşük çıkınca kalanın hepsini vermeyi uygun gördü Semra Hn. zaten içlerinde sadece bir tanesi iyiydi. Transfer işleminden de çok korkuyordum ama, inseminasyonlardan bile daha basit geldi bana. Bu işlem de çok çabuk bitmişti.

Sıra en zor kısma gelmişti işte. Beklemek. 12 gün sonra belli olacaktı her şey. O 12 gün hiç geçmedi sanki. 12.gün kan vermeye gittik hastaneye ve öğleden sonra doktor Aradı beni. Ben kötü habere kendimi o kadar alıştırmıştım ki, doktor gözünüz aydın gebesiniz Dediğinde uzun süre kendime gelemedim. İnanamıyordum, hamileydim. Hastanede o kadar çok insanla tanışmıştım ki bizimle aynı kaderi paylaşan. O zaman yalnız olmadığımı anlamıştım ve bizden çok daha kötü durumda olanlar vardı. 8. kez mikroenjeksiyonu deneyen bir çiftle tanışmıştım. Oysa ben 8 kez inseminasyon yaptırdım ve tutmadı diye hayatı kendime zindan etmiştim. Orda yalnız olmadığımı görmüştüm ve inanın ki kendi derdimi unutup, onlar için ağlıyor ve dua ediyordum sürekli. Çoğu kişinin de ilk denemelerinde tutmuyordu, bu yüzden çok ümitsizdim ben. Ama olmuştu işte, kader yüzüme gülmüştü ve ilk mikroenjeksiyon denememizde hamile kalmıştım. Şu anda 6 aylık hamileyim. 22 yaşında evlendim, 30 yaşında oğlumu kucağıma alacağım inşallah. Eşimle de aram düzeldi, hala tartışmalarımız oluyor ama bu bebek beni o kadar sakinleştirdi ve ılımlı biri yaptı ki, hiçbir şeye kafamı takmıyorum artık. Hergün dua ediyorum allahıma, bütün çocuk isteyenlere hayırlısıyla çocuk versin ve bütün kadınlara bu yüce duyguyu, bu mutluluğu yaşatsın diye.

Kalbim hep onlarla.

Rumuz: Yedi Yıl Uğraştık

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ