lady q  


Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği – Tüp Bebek

Obezite sizi çocuk isteğinden uzaklaştırır

Obezite sizi çocuk isteğinden uzaklaştırır

Dünyada ve ülkemizde obezite giderek artıyor. Ülkemizde yapılan çalışmalar da gösteriyor ki, nüfusun yüzde 30’u artık kilolu. Kilo ve boy arasındaki ilişkiye vücut kitle indeksi deniyor.  Bu katsayı 25-30 arasında olanlar  kilolu, 30’un üzerindekiler fazla kilolu, 40’ı geçenlerse morbit şişmanlık, yani öldürücü şişmanlık kategorisine giriyor. Son yıllarda kilo kaygısı bir moda oldu ve bu da insan psikolojisini bozmaya başladı. Heryerde kilo,yemek yemek veya yememek,çeşitli diyetler,yiyecek tarifleri konuşlur oldu. Bu konuda bile büyğk bir kaos orataya çıktı. İnsanlar kime neye inanacağını şaşırdı. Bilmek gerekirki her insan farklıdır. Kilo harcayacağından fazla enerjiyi yediklerinden almakla oluşur. Bu basit bir kuraldır. Kişiden kişiyede farklı yaklaşım gerektirir kiloyu muhafaza etmek ve normal sınırlarda kalmak.  Biz, 128 soru ve kan testi ile vücudun nelere ihtiyacı olduğunu ve o vücudu nasıl balanslayacağınıza dair bilgiler verebiliyoruz. Aslında problem yağ değil, seçtiğiniz yemekler ve yeme alışkanlığıdır. Karbonhidratı fazla, içinde gizli şeker olan maddeleri tanımak ve onlardan uzak durmak gerekiyor. Tabi bunlardan uzak dururken psikolojinizi de bozmayacaksınız. Yoksa depresyo gelir ve daha fazla yemege başlarsının aç olan duygularınızı doyurmak için daha fazla daha fazla yemek ihtiyacı duyarsınız ve durmazsınız. Bu duruma düşmemek gerekir. Diğer taraftan kilo almamak için yememek ve çok zayıflamanında vücut dengesını bozabilecği gerçeğinide aklımızdan çıkarmamalıyız. Fazla zayıf olmaktanda kaçınmalıyız.

”ŞİŞMANLIK SPERM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR”

Obezite hangi hastalıklara davetiye çıkarıyor?

Kalp hastalığı, inme,diyabet, hipertansiyon, eklem ve safra kesesi hastalıkları , karaciğer yağlanması gut hastalığı, bağışıklık sistemine bağlı  bozukluklar, duyma ve görme sorunları artar ve en önemlisi de eğer bir çocuk istiyorsanız, bu isteğinizden sizi uzaklaştırabilir

Kilolu ve çocuk sahibi olmak isteyen bir erkeğin karşılaşabileceği problemler nelerdir?

Elma şeklinde bir göbeği olan, vücut yağ oranı artmış, sigara ve alkol tüketen, yaşı özellikle 45’in üzerinde, stresi ve iş yükü fazla olan, kendini beğenmeyen ve sportif aktiviteler yapmayan bir erkek düşünün. Bu erkek ilk önce seks sıklığında önemli bir azalma yaşar, çünkü şişmanladıkça testosteron oranları düşer. Düştüğü zaman çabuk yorulma, isteksizlik, depresyon da beraberinde gelir. Ayrıca testosteron oranı düştüğü için ereksiyon(sertleşme) kalitesinde de ileri derecede azalma olur. Yaptığımız testlerde gördüğümüz şey; şişmanlık ve bu tip problemler birleştiğinde sperm kalitesinde ve genetik yapısında bir düşüş yaşandığı. Çocuğu oluşturan genetik yapının yarısı yumurtanın içine giren spermden geliyor. Genetik yapısı yani DNA’sı bozuk olan  sperm yumurtayı dölleyemiyor. Döllese bile hatalı döllediği için embriyo iyi gelişemiyor. Sonuçta da embriyo rahmin içine ya giremiyor, girerse gebelik oluşmuyor ve gebelik oluşsa dahi hatalı olduğundan   düşük olasılığı artıyor. Sadece erkekteki problemin neler yarattığına bir bakın…

”KADINLARDA KİLO YUMURTAYI NEGATİF OLARAK ETKİLİYOR”

Peki, kilolu kadınlar hangi sorunlarla karşı karşıya kalıyor?

Kadınlarda şişmanlık arttıkça yumurtalıklarda östrojen yapımı  ve erkeklik hormonu dediğimiz androjenhormonlarında normal sınırların dışına çıkılıyor. denge bozuklukları yaşanıyor. Vücutta artan ve daha fazla dolaşmaya başlayan androjen, kadında kıllanmalar ve sivilceleri arttırıyor. İnsülin denilen hormonuna karşı direnç gelişiyor ve bu hormonda kanda yükseliyor. Bunların birçoğunun altyapısında genetik problemler de olabilir, ancak kilo tek başınada bu sorunu tetikleyebiliyor. Sonuçta adet düzensizlıkleri,yumurtlamanın durması,gebe kalamama, düşük oranının artması, şeker hastalığında ve kalp hastalıklarında artma ile rahim zarı kanserinde yükselme oluşabiliyor. Bu nedenle yakın takip ve tedavi gerekiyor.

Yani kilo, beyin hormonlarının salınıp normal yumurta yapısının dengesini bozuyor mu?

Evet ve sonucunda adet düzensizliğine neden oluyor. Adet düzensizliğini yenseniz bile özellikle pankreastan salınan, vücuttaki kanda şeker miktarını elimine eden insülin direnci ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Kandaki şeker iyi elimine edilemediği için de şekerli gıdalar aldığınız zaman, vücuttaki şeker oranındaki artışla birlikte yiyecekleri yağ olarak depolamaya başlıyorsunuz. Aslında ‘Ne yersem yarıyor’ diyen insanlar, yedikleri şeylerin hep depolanacak gıdalar olduğunu fark edemiyor.

Kadınlarda yumurta iyi gelişemediği zaman neler yaşanıyor?

Artmış olan androjen, östrojen ve insülin rezistansı birleşerek yumurtayı bozuyor, kalitesini düşürüyor ve çevresindeki kümülüs hücrelerinin de genetik yapısı bozuluyor, döllemeyi azaltıyor. Ayrıca rahim içi zarının gömülgenliğini olumsuz olarak etkiliyor. Yumurta kaliteli olsun olmasın, rahim içine girse dahi, rahim içi iyi olmadığı için düşük oranı yine artıyor.Sonuçta canlı sağlıklı çocuk dogurma şansı giderek azalıyor.

”ÇİFTLERİN YEME ALIŞKANLIKLARINI PSİKOLOJİLERİNİ BOZMADAN DEĞİŞTİRMEK ÖNEMLİ”

 Bunu çözmek için ne yapmak gerekir?

Kilo problemi olan kadınlarda ve erkeklerde hayat tarzı ve yeme alışkanlığı değişikliğini, bilinçli bir şekilde, onların psikolojilerini bozmadan desteklemek son derece önemli. Obezite ve depresyon birleşince daha büyük bir problem olduğunu, kişilerin hormonal, psikolojik ve balans bozukluğu yönünden desteklenmesi gerektiğini unutmamak lazım. Her zaman söylediğimiz şey ise evlenmeden hemen önce veya evlendikten hemen sonra çiftler, hayatlarını nasıl organize etmek istiyorlar, ileriye yönelik nasıl bir strateji belirliyorlar, kadının yumurta rezervleri yani fertilite skorları nelerdir, erkekte bir problem var mıdır’ı araştırmaları… Çiftler, tavsiyeler almak ve hayat şartlarını bir yönde üreme faaliyetleri ile ilgili dengelemek için bu konuda tecrübeli bir merkeze  ‘merhaba’ demeliler.

Üreme sağlığı konusunda balansını kaybetmiş çiftler için neler yapıyorsunuz?

Tedavide insanları istekli hale getirmek için önce onlara konuyu derinlemesine anlatmanız gerekiyor. Düşünce bozuksa düşünceyi, duygu bozuksa duyguyu, vücut bozuksa vücudu,üreme sisteminde bir bozulma varsa tanımlanan olumsuzlukları güncel bilimsel verileri ve teknolojinin yardımı ile  balanslayabilirsiniz. Sorun neredeyse onu bulmak ve çözmekle, yani balanslama tekniği uygulaması ile ile kişiye özel maksimum gebelik şansını yüzde 100’de tutabilirsiniz.

”Her şeyim normal ama gebe kalamıyorum” diyen çok fazla insan var, bunlarla ilgili ne söylersiniz?

Şişmanlık haricinde, sebebi izah edilmemiş kısırlık durumları ile gelenler var. İşte orada da aslında bir denge bozukluğu var ve onu düzeltmek gerekiyor. Bu durumun doğru bir şekilde değerlendirilmesi lazım. Sunulan bilgilerle, kurulan güven ilişkisiyle insanların gebe kalabileceğine olan inancı tekrar ortaya çıkıyor ve sadece bu inançla bile insanlar tüp bebek, aşılama, yumurtlama tedavisi olmadan doğal yollarla da gebe kalabiliyor.

BALANS TEDAVİSİNDE TEKNOLOJİNİN ÖNEMİ

Peki, ne yaparsanız yapın dengesini sağlayamadığınız kişiler için ne gibi çözümler üretiyorsunuz?

Yumurtalma sorunlarını çogunlukla bilinçli kilo kaybını sağlamakla ve dışarıdan verdiğimiz hormonlarla çözümleyebiliyoruz. Oluşan gebeliklerde düşük olmaması için tedbirler alıyoruz. Burada ilaçlara bağlı yan etkilerin dikkatle takibi gerekiyor. Fazla yumurta gelişmesine bağlı hayatı riske sokacak problemleri engellemek gerekiyor. Yani her noktada kar zarar hesabı yapmak yani dengeyi sağlamak lazım.

Bir  noktada da  teknoloji devreye giriyor. Tüp bebek tekniklerinde yararlanılıyor. Bu seçeneklerde bilgili eğitimli,tecrübeli personelin çalıştığı,yüksek teknolojiyi güncel bilimsel verilerle kullanan merkezleri tercih etmek gerekiyor. Yüksek büyütmeli mikroskoplar veya Polarize mikroskop kullanarak DNA’sı, balansı bozuk olmayan spermler seçilebiliyor. Milyonlarca sperm içinden beş – on tane olgun sperm bulunup  , bu şekilde iyi dölleme yapılabiliyor. Kadında da yumurtanın olgunlaşması problemliyse, balanslama yaparken ‚Co-Culture tekniği‘ ile laboratuvarda yumurtaların  olgunlaşma desteği veriliyor. Rahim içi zayıflıgı ise anne kanından hazırlanan gebelik aşısı denilen bir uygulama ile çözümleniyor.

Tedavili veya tedavisiz gebe kalındı ama balans bozuksa hem annede hem de bebekte ne gibi problemler çıkabilir?

Tedavili veya tedavisiz gebe kalındı ama balans bozuksa, özellikle şişmanlık durumu da varsa annede hipertansiyon, diyabet, erken doğum ,gebelikte kanama ve zor doğum riski görülebilir. Bebekte ise şeker,  yüksek dogum agırlığı, ,  doğumsal anomali oranı ve bebek ölüm oranı artar. Bu anlamda riskli gebelik takibinin yapıldığı ünitelere başvurulması son derece önemli.

 

Prof.Dr.Timur Gürgan nın Danısma formunu doldurup bize yollayınız

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
BİR YORUM YAZ