lady q  


Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği – Tüp Bebek

Sibel’in Köşesi – Sayı 16 – 19.02.2002

İZMİR GÜZEL İZMİR BİZ SENİ FETHETMEYE GELMİŞTİK AMA SEN BİZİ FETHETTİN!!

Merhaba,

Başlıktan anladınız sanırım..Artık söylemeye utanıyorum ama muhteşem bir yolculuktu. Tabii kendi yaptığınız bir şeye kötü diyecek halin yok diyeceksiniz ama
Yarın resimlerimizi gördüğünüzde salonu ve insanları gördüğünüzde bana hak vereceksiniz.Her şey belgeli bu hafta içinde Ege bölgesindekiler Yani Asır gazetesi alarak Sabah ve Star gazetelerini alarak her şeyi okuyabilirler.Kaçırırlarsa da önemi yok çünkü onları da bir iki gün içinde sitede okuyabilirsiniz.

Ben size en başından başlayarak anlatmaya çalışacağım. Ülkü geçen sefer Ankara yolculuğumuzu anlatmıştı belki gene yazar dedim ama sanırım bu sefer henüz yorgunluktan kendine gelemedi..

15 Şubat Akşamı gece 24.00 de İstanbul!dan hareket ettik. Bu sefer müthiş her şeye hazırlıklıydık. Geçen seferki tren yolculuğundan sonra daha rahat hareket ve gürültü edebilmek için bir minibüs kiralamıştık. Trenden daha pahalı ama otobüsten hem ucuz hem de tamamen bize aitti. Tecrübemiz yalnız yol aracımız için değildi yol için hazırlanan yiyeceklerle iki minibüs daha doyacak şekildeydi. Herkes kendince birlikte seyahat edeceği 12 kişi için yiyecek ve içecek hazırlamış olduğundan nerdeyse yiyeceklerden oturacak yer kalmamış gibiydi. Ekip Başkanı olmanın avantajını hemen kullanarak en arka beşliğe el koydum. Giderken dinlenmem gerekiyordu ertesi gün toplantıda yorgun olmamalıydım. Tabi bu benim her zamanki gibi cok saf düşüncemdi… Yolculuğa başlar başlamaz her gün sohbet odasında birbirleriyle yazışan ama görüşemeyen arkadaşlarım ve benim hem birbirlerine hem de yiyeceklere aşırı hasretimiz ilk 10 dakika içinde başlayan koyu sohbetle ve açılan yiyecek paketleriyle yaklaşık 3 saatte dinebildi. Kendimize gelip de şimdi neredeyiz diye sorduğumuzda saat sabahın 04.00’üne geliyordu. İstediğimiz yerde mola veriyor olmanın lüksünü her yerde tepe tepe kullandık. Eskihisar-Topçular arasındaki feribotta ilk molamızı hiç kaçırmadan verdik. Feribotun üstünde hemen bir çay partisiyle işe başladık. Herkes gece yarısı çıkıp geliveren ve sürekli kahkahalar atan bu kadınlı erkeli gruba ilk başta “aa..bunlar da ne??” diye bakıyordu ama bir müddet sonra (ben deyim 5 siz deyin 7 dakika) bizden yayılan neşe ve sıcaklığın her yeri kapladığını hissettik. Bir müddet sonra çevremizdeki bütün masalar bizim gibi gülmeye ve bizimle konuşmaya başlıyorlardı. Grup sürekli büyüyordu. Ayrılırken herkesin birbirine söylediği “size de iyi yolculuklar ” iyi ve huzur dolu temennilerle yolumuza devam ediyorduk.Her zaman ciddi suratlı ve mesafeli gözüken Cansın minibüsün neşe kaynağıydi. Utanmasa Muko ile ikisi yiyeceklerden de yer bulsalardı minibusun ara boşluğunda gülmekten yerlerde yuvarlanacaklardı. Hele Hülyanin hazırcevaplığı nükteleri makinalıtüfek gibiydi.

İlk defa şehirlerarası yolculuğa katılan Güzide ve Gülay ortama hızla katıldılar,Suzy en hazirliklimizdi.Yanında seyahatte rahat etmek için kocaman yastığını ve battaniyesini bile getirmişti ufak bir şeyde bagirsaklarindaki mikrobu bahane edip bulaştırmakla herkesi tehdit ediyordu. Arka koltuklara yastığı ve battaniyesiyle yerleşirim diye düşünmüştü, ama sanırım bana acıdı ve gitti ön koltukta o kocaman yastığına sarılarak oturdu .Ezo’un sesinin ne kadar muhteşem olduğunu söylediği şarkılarla bu arada öğrendik. Aylin bütün seyahat sırasında harıl harıl çalıştı ve sürekli fotoğraf çekti kameraya aldı. Ezo’ nun kardeşi Tarkan için her seferinde bu çocuk asla bir daha bizimle gelmez diyordum ama çok sağlam çıktı.Bu gürültü samata içinde asla itidalini ve sukunetini kaybetmedi.Bir dahaki seferi gerçekten merak ediyorum.Bütün fotoğraf makinalarını çocuğa verip grubun fotografını çekmesini istediler .Gıkını bile çikarmadi. İlk başlarda şöförlerin yabancı olması nedeniyle hafif alçak sesli olan konuşmalarımız ve kıkırdamalarımız ilerleyen saatlerde şöförleri de gurubun içine katmayla çılgın kahkahalara bıraktı. Her ne kadar iki şoför ile seyahat ediyor olsak da sevgili İhsan arkadaşımız ihtiyatı elden bırakmadı ve sürekli yolu izleyip kontrol etti. Bizde güvenilir ellerde olmanın huzuru ve şımarıklığıyla bütün gece güldük, yedik ve sohbet ettik ..Tabii anladığınız gibi arka beşliyi kapmama rağmen hiç uyumadık. Sabahın ilk saatlerinde eski İzmir kurdu Muko (Bu kadının da bilmediği hiçbir şey yok ) bizi kahvaltı için güzel bir restorana götürdü. Bütün İzmir ayaklarınızın altında yeşillikler içinde bir yer.. Bütün gece yemek yiyen çay içen kola içen ayrıca Varan tesislerinde mola verip koca bir kase kaşarpeynirli domates çorbası ve üstüne birde kova gibi cam bardaklarda çay içen bir değilmişiz gibi üstüne bir güzel kahvaltı ettik. Donrada Hiltona geldik. Hilton da hemen bize ayrılan odaya cıktık..Üstümüzü başımızı değiştirmek çantalarımızı koymak için bir oda istemiştik. Çok güzel bir çift kişilik oda vermişler. Hülya, Gülay, Ülkü, Suzy hemen yatağın icabına baktılar. Resimlerini görebilirsiniz.

Toparlanıp salona geçtik. Herşey hazırlanmıştı. Ege Tüp Bebek’ten Doç.Dr.Erdal Bey slaytlı bilgilendirmesi için saatler önceden Hilton’a gelmişti..Hemen bayraklarımız yerlerine yerleşti yaka kartları hazırlandı ve toplantı başladı. Bu rası ile ilgili geniş açıklamayı Toplantı yazısında anlattım Bu nedenle burada fazla yazıp sizi bunaltmayacağım. Ama Erdal Bey de ekipte gerçekten slaytlarla çok iyi hazırlanmıştı..
Toplantı çok kalabalıktı hiç soluk almadan geçti.

Toplantının sonunda İzmirdeki arkadaşlarımız, Ankara dan gelen Neşe miz (Ona Neşemiz diyorum gerçekten bir insan bu kadar klas olabilir. Hayat dolu …bir o kadar da etrafına bir insan bu kadar mı pozitif enerji yayar??) ve biz İstanbul lular. Neşe’mizin ayarladığı bir İtalyan Restoranına gittik. Daha içeri girer girmez ayaklarımız yerden kesildi. Hiç mi restoran görmedin diyebilirsiniz. Elhamdürüllah çok restoran gördüm ama bu kadar özenlisini pek değil. Her yerde taze çiçeklerden buketler vardı masalarda. Masaların üstü bile deri kaplıydı. Muko deri uzmanı hemen her şeyi elleyip birinci sınıf olduğunu bildirdi.(Dedim ya herşeyi bilir!!) Her şey tertemiz ve pırıl pırıldı ve şef de çok hoş bir İtalyan dı. Hele o tabakların büyüklüğü??

Nefis bir yemekten sonra restoranın şömineli bar kısmına geçip kahvelerimizi içtik. Çok başarılı geçen bir toplantıdan sonra mutlulukla yenen bir yemeğin ve üstüne içilen bir kahvenin tadına asla doyum olmuyor. Bu anı çok çok uzun yıllar büyük bir hoşlukla hatırlayacağımız bir anı olarak kalacak.

İzmir düşünülenin üstünde bir güzellikle bizi ağırladı. Salonumuz doldu taştı.. İzmir Çocukistiyorum.com a çok kuvvetli sahip çıktı. Bir gün önceden otelde yer kalmadığından rezervasyonu kapatmak zorunda kaldık. Herkese bir sonraki toplantıya söz verdik. Daha büyük yapacağız hepimiz hep birlikte olacağız diye..Salonda dinleyenler bizi içtenlikle dinledi ve toplantı bitiminde alkışlarla uğurladı. Bir insanın hayatında anı olarak bundan daha güzel ne olabilir?

Önümüzdeki Hafta Bayram.. Şimdiden hepinizin bayramını içtenlikle kutlar. Bayramdan sonra yeni yepyeni konularla karşınızda olmak dileğiyle hoşçakalın derim.
Sevgiyle kalın.
Sibel Tuzcu.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ