|
Günümüzde kloning ya da halk arasında bilinen ismi ile kopyalama tekniklerinin insan üretimi için kullanılması dünyanın her yerinde tepkiler almaya devam ediyor. İnsanları birebir kopyalamaya yönelik çalışmalar etik nedenlerden dolayı dünyanın hiçbir yerinde uygulanmaması konusunda fikir birliği gerçekleştirildi. Dolayısı ile kopyalama tekniklerinin insanlığın yararına uygulanabilmesi amacıyla günümüzde üreme amaçlı kopyalama yerine tedavi edici kopyalama, ya da “terapötik kloning” adı verilen yöntem, bilim adamları tarafından geliştiriliyor ve insanlığın yararına sunulmak amacı ile uygulanıyor. Tedavi edici klonlamanın günümüzde çaresi bulunamayan ya da zorlukla tedavi edilmeye çalışılan hastalıkların insanların kök hücrelerinden (stem cell ya da ana hücreler) dokuların ve organların üretilmesine yönelik çalışmalar şeklinde devam ediyor. Günümüzdeki çalışmalar doku ve organları kopyalayabilmek ve kopyalanan organların kişinin kendi vücut dokusundan geliştirilmesinin sağlanması, böylece nakledilecek doku veya organın kişinin kendi vücudu tarafından reddedilme ihtimalinin ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Böylece organ transplantasyonunda çok sık karşımıza çıkan doku rejeksiyonu veya dokunun kabul edilmemesi sorununun da ortadan kaldırılması planlanıyor. Günümüzde tedavi edici klonlama ülkeler tarafından insanlığın yararına olması açısından kabul görüyor. Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde bu uygulamanın etik olup olmadığı tartışılsa da insan oluşturmaya yönelik üreme kloningi kullanılmadıkça tedavi edici kloninge ülkelerin sıcak bakma ihtimali çok yüksek. Kök hücreleriyle yakın bir gelecekte harikalar yaratılabileceği ve embriyodan elde edilen bu kök hücrelerinin çok faydalı çalışmalara zemin hazırlmaması mümkün. Bu tedavi yöntemi geleceğe yönelik büyük umutlar vadediyor, yakın gelecekte şeker hastalarını tedavi edebilmek için sadece bir tükrük örneği yeterli olabilecek. Bu yapışkan sıvıdan elde edilen hücrelerin birkaç gün içerisinde çoğaltılarak diabeti olan kişinin sorunlu pankreası için hücre kültürü elde edilebilecek ve bu karışımdan pankreasa enjekte edildiğinde, pankreasta vücut için hayati önem taşıyan insülin sağlıklı bir insandaki gibi yeniden üretilmeye başlanacak. Dolayısıyla şeker hastaları hergün kendilerine ilaç enjekte etmekten kurtulacaklar. Tedavi edici kopyalama hayvanlarda denenmiş ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmanın ana teması embriyodan alınan kök hücrelerinin, tedavi edilmesi istenen doku ya da organı üretecek şekilde verilen sinyallerle farklı hücrelere dönüşebilmesi ve bu farklı hücrelerin kloning yöntemi ile milyarlarca kere çoğaltılarak arzu edilen doku veya organın üretilmesi esasına dayanıyor. Embriyodan elde edilen kök hücreleri insan vücudunda bulunan her türlü dokuya dönüşme özelliğine sahip. Örneğin Alzheimer ya da Parkinson gibi hastalıklarda ölmüş sinir hücrelerinin yerine üretilmiş sağlıklı beyin hücreleri kullanılabiliyor. Bu yöntemin en kısa zamanda insanlarda da kullanılabilmesi amacıyla dünyanın birçok ülkesinde kök hücreleri üzerinde başarılı çalışmalar yürütülüyor. Hatta Parkinson tedavisi amacıyla insanlar üzerinde yapılan ilk çalışmalar hem tıbbi literatürler ve hem de basında şimdiden yerini aldı. Çok becerikli hücreler olarak adlandırılan ve diğer hücrelere dönüşme özelliğine sahip olan kök hücrelerinin 5. ve 6. güne ulaşmış embriyonun iç hücr kütlesinden elde edilen hücrelerin çeşitli sinyallerle değiştirilerek beyin hücrelerine, kalp hücrelerine ve vücutta bulunan pekçok hücreye dönüştürülme özelliğinin varolduğu ispatlanmış ve çok küçük embriyo dokusu kullanılarak diğer hücrelerin geliştirilmesi başarılmıştır.
Embrioid Body Derived Cells (EBDC) olarak tanımlanan bu hücreler milyonlarca kez bölünerek hiç bozulmadan özel organ dokularına dönüşebiliyorlar. Belirli koşullarda tümörlere dönüşebilen doğal kök hücreleri ile karşılaştırıldığında bu açıdan avantajlı sayılıyorlar. Ayrıca EBDC’nin içine kolayca yabancı genler de yerleştirile-bildiği için Alzheimer ve diabet hastalarına uygulanacak başarılı bir tedavinin en önemli ön koşulu da böylece sağlanmış oluyor. Embriyodan köken alan bu hücrelerin doku nakli ile yapılacak tedavi için de önemli bir adım olduğunu söylemek mümkündür.
Bundan yaklaşık iki yıl kadar önce farelerden elde edilen embriyo dokusundan yapay olarak sinir sisteminin iki önemli temel hücresi üretilebilmiştir. Şimdi bu çalışmalar insanlardan elde edilen embriyo hücreleri üzerinde tekrarlanmakta ve insanlar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Ancak günümüzde kök hücrelerin elde edilmesi oldukça güçtür. Ülkemizde embriyodan kök hücrelerinin elde edilmesine dair belirlenmiş yasalar olmamakla birlikte, yurt dışında bazı ülkeler embriyodan elde edilen hücrelerin bu amaçla kullanılmasının etik olmadığını belirtiyorlar. Ancak tıpta yaşanacak olumlu gelişmelerin embriyo üretiminde ve yumurta hücrelerinin kullanılmasında biraz daha esneklik sağlaması bekleniyor ve şimdiye kadar sadece birkaç günlük embriyodan elde edilebilen bu kök hücrelerinin yakın bir gelecekte daha rahat bir şekilde diğer kaynaklardan da üretilebilecek. Bir hücrenin doku tarafından reddedilmemesi için o kişinin kalıtsal özelliklerini de taşıması gerekiyor. İşte bu hücre ya da doku üretim işlemi insanı kopyalamak üzere yapılacak işlemle aynı özellikleri taşıyor.
Deri, kemik, kas ya da eklemler için bünyenin kabul edebileceği nitelikteki transplantasyon yani nakil dokusunu kopyalama tekniği ile bu şekilde kazanmak en önemli amaçlardan birisi. Omurga yaralanmaları gelecekte laboratuvarda kopyalanmış sinir ve glia hücreleri ile iyileştirilebilecekler. Tedavi edici kopyalama özel tasarlanmış bir bebek için değil, yeni tedavi yöntemleri için bir adım olarak görülüyor. Böylece hem toplumsal yararlığı olan, hem de etik açıdan kabul edilebilir bir boyut kazanıyor. Ancak bazı uzmanlar tedavi edici kopyalamanın diğer kullanımlar için de bir zemin hazırlayabileceği kaygısını taşıyorlar. Bazı Avrupa’lı siyasetçiler “insan sağlığı için” şeklinde bir yorumun kopyalamanın savunulmasında yeterli olmadığını düşünüyorlar. Ancak bu sistemin uygulanması bugün için tedavisi imkansız gibi görünen kanser, şeker hastalığı, Allzheimer, parkinson, lösemi, lenfoma ve daha birçok hastalığın bu yöntemle iyileştirilmesinin mümkün olması ve bunun insanlar üzerinde gösterilebilmesi bu tekniğe eleştirisel gözle bakan birçok bilim adamının yakın bir gelecekte yöntemin sonuçlarının ve başarılarının görülmesi ile birlikte bu yöntemi savunacakları gerçeğini düşündürüyor.
Tedavi edici klonlamanın çocuğu olmayan kısır çiftler için hedeflediği en önemli gelişme kök hücrelerinden X ve Y kromozomlarının elde edilmesi. Biliyoruz ki günümüzde kadın ve erkeğe ait kısırlık oluşturan nedenlerin önemli bir kısmı X ve Y kromozomu üzerindeki silinmeler ve bozukluklar sonucu ortaya çıkmaktadır. Kök hücrelerinden sex hücrelerinin oluşturulabilmesi kısırlık tedavisi için çok önemli bir adımın atılacağı anlamına gelmektedir. Sperm üretiminin bu şekilde gerçekleştirilebileceği ya da kadında yumurta üretiminin sağlanabileceği şu anda ütopik gibi görünse de yakın bir gelecekte mümkün olabilecek.
Günümüzde insan klonlamaya karşı akademisyenler, dini liderler, ulusal ve uluslar arası kurumlar, profesyonel topluluklar ve özellikle kanun adamları geniş tartışmalar yaparak ahlaki yönden, insan klonlamasının birçok etik problemi beraberinde getireceğini gündeme getirdiler. Zaten insan klonlama adına yapılan hayvan çalışmaları günümüzde çok başarılı sonuçlar oluşturmadı. Burada birçok yan etkinin zaman içinde ortaya çıkabileceği ve özellikle de gebelik esnasında veya doğum sonrası bebek ölümlerinin yüksek olduğu hayvan çalışmalarıyla belirlendi. İnsan klonlamanın sağlık yönünden güvenilirliği açısından da birçok soru işareti henüz önemini korumaktadır. Kopyalanan koyun, sığır ve fare gibi çok az sayıda örnekte hızlı yaşlanma ve bu vakalarda klonlama yöntemi ile gelişen hayvanların aşırı büyüme göstermeleri ve erken yaşlanmaları kopyalamanın insanlarda henüz emin bir yöntem olmadığını göstermektedir.
Bilinmesi gereken önemli bir nokta tedavi edici klonlamanın ümit veren ve geleceğe yönelik birçok beklentiyi gerçekleştirebilecek bir tedavi yöntemi olmasına rağmen henüz günümüzde embriyonik kök hücrelerinden doku ve organ üretiminin birtakım zorluklar arz etmesidir. Çünkü bu hücrelerin kendiliğinden veya birtakım uyarılarla kültür sistemi içerisinde farklı hücrelere yönlendirilmeleri daha yeterli kültür ortamlarının üretilmesi ve hücrelerin farklılaşmasının sağlanmasında daha iyi uyarıların verilmesine ihtiyaç göstermektedir. Ancak embriyodan elde edilen hücrelerin farklı hücrelere dönüşebilme potansiyeline sahip olduğunun gösterilebilmesi ve kıkırdak, kemik, beyin ve kalp hücresi gibi birçok doku ve hücrenin geliştirilebiliyor olması ileriye yönelik ümit vericidir En son olarak İngiliz bilimadamları böbrek hücrelerinin klonlamasını başardılar ve kök hücrelerinden böbrek hücreleri elde ettiler. Böylece zarar görmüş böbrek dokularına bu hücrelerin enjeksiyonu ile böbreklerin tekrar fonksiyonlarını kazanabileceği müjdesini verdiler. Ülkemizdeki çalışmalara göz atıldığında henüz gerek kamuoyunun gerekse Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Tüp Bebek Üst Kurulu’nun tedavi edici klonlama konusundaki görüşleri netlik kazanmadı ancak Sağlık Bakanlığı’nın görüşü tıpkı diğer ülkelerde ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayınladığı deklerasyonda olduğu gibi insan klonlanma çalışmalarının ülkemizde de yasak olduğudur. Bir görüş bildirilmemiş olmasına rağmen çalışmaların destek görmesi çok büyük ihtimal dahilindedir. Kök hücrelerinin kaynağı embriyoloji laboratuvarlarıdır. Dolayısıyla kendi laboratuvarımızda bu konuda henüz başlangıç çalışmaları olarak kabul edebileceğimiz çalışmalar devam etmektedir.
Tüp bebek tedavileriniz ile ilgili Çocuk İstiyorum Formu ile bize ulaşın
|