lady q  


Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği – Tüp Bebek

Değişen son tüp bebek yönetmeliği ile birlikte gündeme gelen tek embriyo transferi

Tüp Bebek Yönetmeliği ülkemizdeki  tüp bebek tedavileri  uygulamalarında yeni bir süreci başlatmıştır.

Bu süreçte, son 20 yılda edindiğimiz embriyo seçim kriterlerini ciddi bir şekilde sorgularken hamileliğe  bizi en çok yaklaştıracak tek embriyoyu seçmek ve bu gebeliğin sağlıklı sonuçlanmasını sağlamak üzere ciddi bilimsel yatırımlara yönlenmemiz doğru olacaktır. Artık embriyolar arasındaki seçimi sadece morfolojik olarak en iyi gelişimi göstereni ayırmak olarak nitelendirmek yetersiz kalmakta, çünkü benzerleri arasında en iyi embriyoyu seçmemiz başka parametreleride göz önüne alma zorunluluğunu yanında getirmekte. Bu parametreler bize en baştan kümülatif olarak değerlendirilerek en yüksek skoru gösteren embriyoyu seçme yönünde yol gösrerecektir. Gamet (yumurta ve sperm ) hücrerinden başlayarak yapılacak olan bu değerlendirmeler döllenme, ve bölünme sürecini kapsayacak günlük embriyo başına belirlenecek skorların toplamı ile saptanabilmektedir. Gamet hücrelerinin değerlendirilmesi bu konuda en önemli parametreleri oluşturmaktadır. Çünkü başlangıç materyali ne kadar kaliteli olursa elde edilen embriyo gelişimi o kadar yüksek olacaktır.
p bebek tedavilerinde yumurta hücresi (oosit) seçimi konusunda görsel olarak yapılacak nitelendirmeler önemli olmakla birlikte sayısal kısıtlama nedeni ile elimizdeki tüm yumurtalar işleme alınmaktadır. Sperm ise sayısal çok olarak daha fazla olması ve çok fazla parametresel farklılık taşıması nedeni ile gerçek anlamda bir seçim söz konusu olmaktadır.

 

Tüp bebek tedavileri veya mikroenjeksiyon tedavileri  öncesi sperm seçimi yıllardır 400 büyütme altında en iyi morfoloji ve hareketlilik kalitesini gösteren spermlerin ayrımı ile gerçekleştirilmekteydi (ICSI). Ne varki son 4 yıldır sperm başlarını 6300 kere büyütebilmek (IMSI) ve sperm başlarındaki nüklear materyalin bulunduğu varsayılan bölgelerdeki ölü alanların (vakuolizasyon) saptanması , morfolojik olarak en iyi başa sahip spermlerin seçimi ile döllenme , hamilelik oranları arttırılabilirken düşük oranlarında azalmalar kaydetilmiştir.

Benzer bir başka yaklaşımda sperm başı ve kuruk yapısındaki organel organizasyonu değerlendirilerek polarizasyon mikroskobun ICSI tekniğine aplikasyonu ile sperm seçiminde önemli bir silah haline geldi. Olgun sperm hücrelerinde bulunan protein dizilimi sayesindeki çift kırılım yeteneği polarizasyon sonrası seçilerek (sperm hücrelerinin canlılığının ve hareketliliğinin etkilenmeden ) spermlerin gerçek anlamda olgunluğunu ve embriyo gelişimine en büyük katkıyı sağlayabilecek (kapasitasyon yeteneği tayini ile) spermin seçimini sağlamaktadır.Bu teknik en normal spermlerin seçimi için gerçek anlamda bir indikatör (yol gösterici )olabilmektedir. Özellikle Dr. Gianaroli’nin ve ekibinin kaydettiği sonuçlar ile gösterimiştirki; gebelik %20 oranında arttırılabilirken düşük oranı % 50 oranında azaltılabilmiştir.

 

Bu teknikten en büyük yarar görecek hasta grubu şiddetli erkek kısırlığı çeken (sayısal , hareketlilik ve morfolojik olarak normal kriterlerin altındaki erkekler, azospermia hastaları), mütakip tüp bebek tedavi denemeleri sonrası gebelik oluşturulamayan veya oluşan gebeliklerin sürekli düşükle sonlanması şikayeti olan çiftlerimiz olacaktır. Ayrıca nedeni açıklanamayan imfertilite olgularıda bu teknikten fayda göreceklerdir.Unutulmamalıdırki nedeni açıklanamayan olgular gelişen bilimin her adımı ile biraz daha hedefe yaklaşmaktadırlar.

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
BİR YORUM YAZ