Savaşa Ben de Devam Edenlerdenim
37 yaşında ve 11 yıllık evliyim. Bu 11 yılın büyük bölümünü hayatla savaş ederek geçirdik. 34 yaşımızda aklımız başımıza geldi ve çocuk arzusunu çok şiddetle hissettik. Doktor muayenehanelerinde netice alamayınca, konuya daha ciddi yaklaşmak isteyip Antalya Tıp Fakültesinin yolunu tuttuk.
Turizm çalışanı olduğumuz için çok kısıtlı olan izin günlerimde sürekli fakülteye koşuşturarak da uzunca zaman kaybettim. Laporoskopi neticesinde tüplerimin tıkalı olduğu sonucu çıktı. Ancak eminim o laporoskopide görülmüştür ama neden müdahale edilmedi bilemiyorum. Birde rahim içi perde sorunum varmış, sonradan öğrendim. Tıp Fakültesinin saygın bir doçenti ile çelışıyordum.
Mesleğimizin yoğunluğunun azaldığı ve stresi en az yaşayacağım kış aylarında tüp bebek tedavisine başlamak üzere sözleştik doktorumuzla. Kasım ayında artık başlıyoruz diye büyük bir umutla gittiğimiz doktorumuz. Bu işi burada yapamayacaklarını benim İstanbuldaki özel bir hastaneye gitmemin uygun olduğunu zaten yaşımında buradaki olanaklar için uygun olmadığını söylemesi ile yıkıldık.
Yine şansım varmış ki sağlık çalışanı olan kardeşim sayesinde, yeni açılan tüp bebek merkezine gittik. En büyük şansım diye nitelendirdiğim doktorumuzla tanıştık ve hemen çalışmaya başladık.
Çoğumuzun bildiği aşamalardan geçtikten sonra, neticeyi öğrenme tarihi olarak 08.01.2002 dendi. o denli heyecanlıydım ki, 9 ocak evlilik yıl dönümümüz idi. Biz ayın 9’unda gelir sonucu öğrenir diyorduk. ancak o bir gün bile bir asır gibi geldi, dayanamayıp ayın 8’inde sonuç öğrenmek için merkezin yolunu tuttuk. Kan alımından sonra beklediğim 1 saatte hayatımın en uzun süresi idi. Doktorumuzun hayırlı olsun demesi ile havalara sıçradığımı hatırlıyorum. Eşim zor tuttu beni. Daha sonra geçen günler hayatımın en mutlu ve mükemmel günleri idi. Hemde ikiz bebek bekliyordum.
Ancak tam 19. haftasına gelmiştim ki hamileliğimin; bir gece ani bir sancı ile uyandım. ve eşim yanımda değildi o gün. Sabaha kadar zor bekledim. Hastahaneye ne zaman ulaştığımızı hatırlamıyorum. Sonuçta korneal gebelik nedeniyle iç kanama teşhisi konuldu. Benim 23 nisanda 1. bebeğimi sezaryenle aldılar. 2. bebeğime bir şans vermek istemiş doktorlar ancak o da sezeryandan etkilendiği için olsa gerek 2. gün o da ölmüş ve 2. kez sezaryen geçirerek bütün varlığımı kaybettim. Bu arada eşim dahil herkes ölümden döndüğümü anlattılar. çok şanslı olduğumu söylediler.
Hayatımda yaşadığım en güzel duygu idi hamileliğim. İkiside hareketliliğe başlamışlardı.Öyle baş dönmesi, mide bulantısı, aş erme gibi hiç bir sıkıntı yaşatmadılar bana. O nedenle hareketleri benim onları çok bariz hissettiğim zamandı. Onlar için 19 hafta boyunca günlük tuttum. Her şeyimizi onlarla paylaştım. Ve hiç ummadığım zamanda ve şekilde onları kaybettim.
Aradan geçen sürede; günlüğü okuyamadım halende okuyamıyorum. Ama biliyorum ki, benim iç kanama sonucu kaybettiğim bebeklerimden sonra hayatta Kalmamı sağlayan Allahımın bana 2. yaşama şansını vermesinin tek nedeni yaşamayı arzu ettiğim ve tüm kalbimle yaşayacağıma inandığım yeni hamileliğim için.
Hepimiz farklı sorunlar yaşıyoruz lütfen umudumuzu kaybetmeyelim ve birbirimizden güç ve inanç alalım.İnanıyorum ki her şeyin temelinde inanmak yatıyor.
Ben kopmadım bu savaştan öyle ki, kendimi sağlıklı hissediyorum dediğim hasta yatağımda tekrar ne zaman denerim diye planlar yapmaya başlamıştım. Ve yeniden başladık doktorumuzla çalışmaya sezeryanların herhangi bir hasarı olmamış onu kontrol ettik ve perdeyi kaldırdık.
Şimdi sadece sezon sonu işlerimin hafiflemesini ve biraz para biriktirmeyi bekliyoruz. Nede olsa pahalı ilaçlar kullanmak zorundayız.
İnşallah yine ocak ayında size yeniden hamile olduğumu da yazacağım.O e-mail de görüşmek üzere beni okuyarak desteklediğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Sibel hanım sizede böylesine bir dayanışma ortamı yarattığınız için minettarım Tüm güzellikler sizlerle olsun
Saygılarımla.
haksem