Oğulcan’a giden yol..
Bizim hikayemiz 1991 yılı eylül 14’de başladı.Bu bizim evlendiğimiz gündü.O andan itibaren aile olduğumuzu ama bunu perçinleyen en önemli olgununda bir bebek olduğunu iyi biliyorduk ve o günlerin hayalini kurmaya başladık ilk günden itibaren.Bazı akşamlar eşimle birlikte oturup hayaller kuruyorduk kaşı gözü sana benzesin huyu bana benzesin diye doğmasını hayal ettiğimiz bebeğimize hayallerimizde yüz ve huy belirleyerek.İsmini bile nişanlıyken hazırlamıştık,oğlan olursa Oğulcan kız olursa Nazlıcan diye.
Ama belli bir süre geçmesine rağmen hevesle tahlil yaptırmaya gittiğimiz doktordan her seferinde hüzünle geri dönüyorduk.Aradan 1 yıl geçmişti ve halen sevindirici bir haber alamamıştık.En sonunda bir doktorla görüşmeyekarar verdik.O sırada İzmirde oturuyorduk ve adını oldukça iyi duyduğumuz bir doktordan randevu aldık ve muayenehanesine gittik.Bizim süreç başlamıştı 1992 yılının sonlarında.Yapılan muayeneden sonra eşimin normal yollardan hamile kalmasının çok zor olduğunu öğrendik ve tedaviye başladık.Ama tıp o zaman bugünki kadar ileri değildi ve süreç oldukça zor, uzun vede pahalıydı.Yurt dışından ilaç getirdik ve doktorun nezaretinde kullanmaya başladık.Bir iki üç derken sonuç her seferinde katlanarak geriye hüsran olarak dönmeye başlamıştı bize.Her denemede eşim ve ben biraz daha yıpranıyorduk özellikle eşim hem bedensel hemde moral açısından son derece bitkin düşmeye başlamıştı ki bir gece acile zor yetiştirdik ve ölümden döndü.Bizde belli bir süre mecburen tedaviye ara verdik.Bazı şeyleri zamana bırakmaya karar verdik.
Sonra benim işim gereği İstanbula taşınmamız gerekti.Ama biz bu arada halen tedaviye ara vermiştik ve artık herşeye kendimizi hazırlamıştık olursa olur olmazsa ne yapalım çok istedik ama olmadı herşey Allahtan olursada olmazsada diye.Bu arada İstanbulda tanıştığımız bir arkadaşım bize çocuk esirgeme kurumundan bir evlat edinmemizi tavsiye etti.Eğer düşünürsek kurumun müdürünün arkadaşı olduğunu ve bize her konuda yardımcı olabileceğini söyledi.Bizde eşimle oturup uzun uzun bu konuyu tartıştık ve bir kez daha denemeyi eğer bu deneme sonucundada başarılı olamazsak evlat edinmeye karar verdik.Ama halen tedaviye nasıl,nerde ve nezaman başlayacağımıza bir türlü karar verip başlayamıyor,daha doğrusu cesaret edemiyorduk.Bu arada yine benim işim gereği Çorluya taşınmamız gerekti.Çorluya taşındıktan bir süre sonra eşim bir gün bana sitenizden bahsetti ve düzenlediğiniz bir toplantıya katılmak istediğini söyledi.Bende uygun olduğumuz bir tarihe rastlayan toplantıya katılalım dedim ve ilk olarak Modada yaptığınız toplantıya katıldık ve bizim için uzun ve karanlık bir tünelde ışık olacak,bize yön gösterecek bir çok şeyi öğrendik ve en azından ilk kez orada tanıştığımız sevgili doktorumuz Aytuğ Kolankaya ile orada eşime inanılmaz bir güven duygusu aşılamıştı.Daha sonra birkaç toplantıya daha katıldık ve bizde kendi içimizde son hazırlıklarımızı yapıyorduk.Bir gün eşimle oturup konuşurken eşim bana ben hazırım ve inancım tamamiyle yerinde ben karar verdim 2006 yılına ben ANNE sende BABA olarak gireceğiz dedi.Uzun yıllar sonra eşimi ilk kez bu kadar kararlı görmüştüm ve bunun üzerine Doktorumuzdan randevu aldık ve ilk görüşmeye gittik.Şunun iyice bilincindeydik.Bizim için uzun bir süreç başlamıştı.
İlaçları temin ettik ve tedavi sürecini başlattık.Her konuda eşimle omuz omuza vermiş bu süreci birlikte sonuçları ne olursa olsun her zaman birlikte her sıkıntıya göğüs gerecektik.Eşimin tüm iğnelerini (son iğnesi hariç)kendim yaptım.Sıra yumurta toplama işlemine gelmişti şimdilik her şey yolunda gidiyordu.Bu işlemi de geçtik ve bende spermlerimi verdim.Şimdi artık gelecek telefonu bekliyorduk ama zaman bir türlü geçmiyordu.İki gün sonra gelen telefonla bir anda herşey değişti.İşlem başarılı gidiyor ve embriyolar bölünmeye başlamıştı ve bize transfer için gün verdiler.O gün sabaherkenden Gebze deki A.S.M.nin yolunu tuttuk.Sıra bize geldiğinde bu artık işlemin enmutlu zamanıydı.Transfer işlemi tamamlandı ve doktorumuz 4 tane embriyo yerleştirdiklerini ve 10 gün sonra kan tahlili yaptırmamızı sonuçlarını da bildirmemizi istediler.10 gün bir türlü geçmek bilmiyordu.Ama elbette o 10 günde geçti ve biz büyük bir heyecanla gittik kan tahlili yaptırmaya.Sonuçları akşam alacaktık.Ama meraktan ve heyecandan ölmek üzereydik.Akşam sonuçları almaya ben yalnız gittim ve merakla zarfı açtım ama sadece belli değerler vardı ve benim bildiğim türden negatif yada pozitif bir değer yoktu.Kendimce yürüttüğüm tahminler sonucunda başarılı olmadığı düşüncesiyle eve geldim ve hemen doktorumuz Aytuğ bey’in yardımcısınıaradık ama telefonuna ulaşılamıyordu.Ne yapalım diye düşünürken aklımıza eşimin arkadaşı doktor geldi ve heyecanla O’nu aradı eşim.Konuşmanın sonucunda doktor hanım eşime hamile olduğunun müjdesini vermişti.Ama ben halen inanamıyordum.A.S.M. Gebze’yi aradım ve Doktorumuz Aytuğ bey’in cep numarasını istedim ve direkt oradan bağladılar.Aldığımız tahlil sonuçlarını okudum ve aynı şeyi Aytuğ beyde tekrarladı ve Sizi tebrik ederim eşiniz hamile dedi ama yinede emin olmak için aynı tahlili üç gün sonra yinelememizi söyledi.Sonunda rüyalarımız gerçekleşmişti.O gece uyku uyuyamadık.Tanıdığımız herkese Annelerimize ve babalarımıza mutlu haberi verdik.Eşimle sabaha kadar konuştuğumuz tek konu acaba konan embriyoların kaç tanesi tutunabilmişti yaşama.3 gün sonra tekrarladığımız tahlil sonuçları da pekiştirmişti eşimin hamileliğini.Daha sonraki gittiğimiz ilk kontrolde ultrasonda sadece bir tane bebeğimiz olduğunu gördük ve bebeğin kalp atışlarını duymak bambaşka bir heyecan ve duyguydu bizim için işte bizim bebeğimiz dedim içimden.Allahım sana şükürler olsun.Günler haftaları,haftalar ayları kovaladı ve o muhteşem gün geldi ve sanırım oğlumuzda bizim onca yıllık özlemimizi biliyormuş gibi acele etti dünyaya gelmek için.Bazı müdahalelerle bir süre ertelettik doğumunu ama sonunda hepimizin sabrı son haddeye gelmiş olmalı ki,eşimi doğum için gece saat 24 gibi götürdüm hastaneye.
Biz hastaneye ulaştıktanyaklaşık 45 dakika sonra her şey hazırdı artık oğlumuzu kucaklamaya.Eşimi aldılar içeriye ama zaman geçmek bilmiyordu bir türlü ve çıkmıyorlardı dışarıya.Tanrım beklemek ne zormuş diye düşünürken bir anda içeriden çıkan ebenin elinde gördüm oğlumu.Tanrım işte benim oğlum dedim.13 aralık 2005 ve saat tam 01.25 ti zaman.İlk görüntüsü ve ilk ağlamasıyla birlikte hoş geldin dünyamıza oğlumuz Oğulcan’ımız.
Evet işte bizim hikayemiz böyle.Şu an Oğulcan’ımız yedinci ayının içerisinde ve Allah eşimin dileklerini kabul etmişti.İkimizde 2006 yılına ANNE ve BABA olarak girmiş,2006 yılında ikimizde en güzel ve anlamlı ANNELER ve BABALAR günümüzü kutladık. Buradan öncelikle sevgili Sibel hanıma ve sevgili doktorumuz Aytuğ bey’e sonsuz teşekkür ederiz.
Ayrıca bizim gibi savaşıp henüz bir sonuç elde edemeyen arkadaşlarımıza bir söz:
Sakın umudunuzu yitirmeyin sonuna kadar savaşın.Elbette Allah bizim gibi sizinde dualarınızı bir gün mutlaka kabul edecektir yeter ki inanın ve mücadelenize devam edin ve birbirinize destek olun.İnşallah isteyen herkes bizim tattığımız bu duyguyu tadar en kısa zamanda.
Size ve ekibinize sonsuz sevgi dileklerimizle…
Oğulcan & Yıldız & Ahmet GENÇ