lady q  


Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği – Tüp Bebek

Erkekte Tedavi Aşamaları (Erkeğin Görüşü)

Erkekte Tedavi Aşamaları (Erkeğin Görüşü)

Burada hissettiklerini anlatan arkadaslarimizi hep rumuzla taniyacagiz. Bu nedenle cekinmeden butun hissettiklerinizi ve yasadıgınız deneyimleri bize aktarmanızı bekliyoruz.

Rumuz:LİDER

Sperm sayımın yetersiz olduğunu eşimden öğrenmiştim çünkü doktora onunla birlikte gidememiştim. Durumu öğrendiğimde çok üzüldüm, kahroldum ama onun desteğiyle bunun ümitsiz bir vaka olmadığını anladım. Erkekten kaynaklanan kısırlıkla ilgili sorunların hemen hepsinin aşıldığını okuduğunu, hiç spermi olmayan erkeklerin bile tıp sayesinde sperm üretilerek mikroenjeksiyon yöntemiyle baba olabildiğini, günümüz şartlarında sperm yetersizliği problemiyle çok karşılaşıldığını ve suni döllenme yöntemleriyle hamile kalma şansının çok arttırıldığını söyleyerek beni biraz olsun rahatlatmıştı. Üstelik bu problem nedeniyle doğal yolla hamile kalma olasılığının düşmüş olmasına rağmen tamamen ortadan kalkmamış olması beni biraz daha umutlandırıyordu. Aynı şeyleri doktorumuzdan da dinleyince bir kat daha rahatladım. İlk baştaki yıkım bir parça olsun hafiflemişti.

Doktorumuza da çok güvendiğim için çok fazla ümitsizliğe kapılmadım. Muayene, tetkik ve doppler filmi sonrası bana herhangi bir tedavi uygulanmadı. 40 yaşıma yakın olmamın bununla bir ilgisi olabileceği varsayıldı. Varikosel bir bulgu da çıkmadığından operasyona gerek duyulmadı. Doktorumuzun önerisiyle en iyisinin suni döllenme yöntemlerinin ilki olan “aşılama” yöntemini denemek olduğuna karar verdik. Bu noktada bana düşen tek görev zamanı geldiğinde laboratuar ya da hastaneye gidip sperm vermekti. Bunda bir sorun yoktu ama beni endişelendiren tek şey bütün eziyeti eşimin çekecek olması idi. Bir de aşılama denemelerindeki başarısızlıklar; onun ilaç kullanması, iğne olması ültrason muayeneleri gibi her şeyin boşa gitmesi demekti ki bunlar benim için tam bir hayal kırıklığı oluyordu. Boş yere ümide kapılıp eziyet çekip sonunda hayal kırıklığı yaşamamak için tekrar denemek istemediğim çok oldu ama onun bu başarısızlıklar karşısında inancını hiç yitirmeyip mutlaka olacağına inanması beni sevindiriyor bir daha denemek için güç veriyordu. Fakat bu hayal kırıklıkları arasında doğum yapan arkadaş ve akrabalara gittiğimizde, eşimin önceleri belli etmemeye çalışsa da sonradan açıkça dile getirdiği bazı rahatsızlıkları oluyordu. Onlar için çok sevinmekle beraber kıskançlık duyduğunu söylüyor, bundan müthiş rahatsızlık duyarak yenmeye çalışıyor bir yandan da bu konuları kimseye söylememekle hata edip etmediğimizi düşünüyordu. Bir ara bunalıma girmesinden çok korktum. Bir psikiyatriste gitti, bu ona çok iyi geldi. İki seferden sonra ihtiyaç duymadığına karar verdi ve tüm bunları gerçekten atlattı. Bütün bu süreçte birbirimize destek olmamızın ne kadar önemli olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyorum.

Beş defa denenen aşılamadan sonra eşim laparoskopik incelemeden geçti. Bu; rahim filminde görünmeyen bir tıkanıklığın olup olmadığını kontrol içindi. Hiç bir şey çıkmadı. Yaşının genç olması en büyük şansımızdı. Bu operasyondan sonra da iki defa aşılama denendi fakat tutmadı. Bundan sonraki safha artık tüp bebekti. Bu bizi hem korkutuyor hem de daha çok ümitlendiriyordu. Ümitleniyorduk çünkü tüp bebek aşılama yöntemine göre çok daha detaylı ve her şeyin sıkı takibe alındığı başarı şansı daha yüksek olan bir yöntemdi, buna karşın korkuyorduk çünkü tüp bebek ve bir üst basamağı mikroenjeksiyon – ki bizim deneyeceğimiz yöntem buydu- artık son metotlardı ve onlarla da olmadığı takdirde bildiğimiz kadarıyla yapacak bir şey kalmıyordu.

Esim bu sitenin yaratıcısı sevgili Sibel Tuzcu ile kontak kurduktan sonra olacagına çok daha fazla inanarak onun da bazı tavsiye ve önerileri doğrultusunda beslenmemiz konusunda bir plan çizdi. Tadını sevmememize ragmen her gün Arı sütü-polen yemeğe, üzerine tarçın, hindistan cevizi, fındık, ceviz vs. ekilmis sütlü tatlıları bol bol tüketmeye, baklagillere ağırlık vermeye, salatalara yine onun önerdiği gibi turp, roka eklemeye vs. özen gösterdik. Fındık, fıstıkvs. içeren kuruyemisi elimizin altından eksik etmedik. Eşim zaten yemekleri kekik, kimyon gibi baharatlarla lezzetlendirmeyi severdi bunlara kişniş, zencefil gibi baharatları da ekledi. Yaptığı listelerle aktarlardan istediklerini almak ve hiç itiraz etmeksizin tavsiyelere uymak zannedildiği gibi zor olmadı, aksine eglenceliydi. Bir amacımız vardı, buna ulasmayı çok istiyorduk ve bunun için yararı olabilecek, denenmiş ve sağlığa zararlıolmayacak her şeyi denemeliydik. Felsefemiz bu olmuştu.

Tüp bebek yöntemini safha safha öğrenmeye ve denemeye başladık. Yani ilaçlar ve tetkiklere başlandı. Yazık ki bu safhada da benim destek olmaktan başka hiç bir katkım olmuyordu. Eşim her gün ilaç kullanıyor, her gün igne oluyor, belirli zamanlarda kan veriyor -ki bu son zamanlarda her gün tekrarlanyor olmuştu, kısacası bir yığın eziyet çekiyordu. Doğrusu tüp bebek yönteminin kadın için bu kadar zahmetli bir yöntem olacağını bilmiyordum ama çekilen zahmetlere değecek gibiydi çünkü kontroller harika geçiyordu. Bu yönteme olan inancım her geçen gün daha da arttı. Doktorlar da umutluydu. Sonuçta pek çok iyi nitelikli yumurta toplandı. Bu harika bir şeydi ama genç olması ve dolayısıyla vücudunun ilaçlara çok iyi cevap vererek çok yumurta sağlaması onda yumurtaların aşırı uyarılmasına neden oldu ve transfer öncesi ve sonrası dönemi biraz sıkıntılı geçti ancak bu durumu doktorlar, sıkıntılı olsa bile sonuç açısından umut verici bir gelişme olarak görüyorlardı. Bütün bu sıkıntıların iyi bir şekilde sona ereceğine olan inancım daha da arttı.

Ve Sonuç

Gebelik testinin sonucu pozitif çıkmıştı. Bu harika bir duyguydu. Heyecandan ve şaşkınlıktan sersemledik ama bir yandan da sanki olacağını biliyordum da biraz da normal karşıladım. Beni heyecanlandıran ve şaşırtan sonuç değil de baba olmaya bu kadar yaklaşabilmekti, sonunda…BHCG değerinin katlanarak çoğalması bekleniyordu ve öyle de oldu fakat anne adayımızı yersiz endişeler sarmıştı: dış gebelik, boş gebelik gibi ?eyler olabileceğinden korkuyordu ve pek kimseye söylemek istemiyordu. Onun bu endişeleri sevincimi kursağımda bırakmıştı ama neyse ki çabuk atlattı. Başından beri bu ilk seferde olacağına inanıyordu ve olmuştu, kendi kendine telkinle bu endişelerden sıyrıldı, aklının köşesinde bir yere ittiyse de sonunda ondan da kurtuldu. Bunda ilk doktor ziyaretinin de çok önemi vardy tabii ki. Testten yaklaşık on gün sonra ilk ültrason muayenesiyle gebelik kesesini görünce epey rahatladık. Sadece gebelik kesesini görmemize ragen bir tuhaf oldum. Müthiş bir heyecandı. Onun içindeydi ve büyüyecekti. Kendimden çok esimin zahmetlerinin karsılığını alıyor olmasına çok sevinmiştim. Bu muayene sonucu endişelerinin de daha azalacağını bilmek beni daha da mutlu etti. Doktor da bunun sonucunda dış gebelik gibi bazı hoş olmayan olasılıkların geçtiğini söyleyince çok sevindim.

Artık yeni ültrason muayenesinde biraz daha büyümüş gebelik kesesini ve nihayet; içindeki, uzun zamandır beklediğimiz küçük misafirimizi ve onun kalp atışlarını gördük. Saglıklı ve güzel gelişmesi için dua ediyoruz ve anne adayımızın beslenmesine özen gösteriyoruz.

Elimizden geldiğince savaşımızı verdik, yapmamız gerekenleri yapmaya çalıştık, doktorumuza da kendimize güvendiğimiz kadar güvendik ve sonunda başardık. Bize destek olan herkese minnettarız.İsteyen herkesin bebek sahibi olabilmesini diliyoruz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ