Trabzon Zagnos Vadisi Sümela Manastırı , Rize ve unutulmaz anılar
Sevgili dostlarım merhaba
Hafta sonu Çocuk İstiyorum hem dernek hem de sitemiz bir çok aktivitenin içindeydi .Benim hafta sonum Türkiye semalarının Karadeniz kıyılarında oradan oraya uçarak geçti.Geçen hafta Cumartesi günü Trabzon’da Pazar günüde Rize de toplantımız vardı.Sitemizdeki anne baba olan üyelerimiz Bolu Gren Park Otelinde buluştular.Mukadder de oradaydı. Hafta sonu neler yaptılar o bize yazacak. Toplantımız çakışmasaydı bende katılacaktım ama kısmet olmadı. Her sene yapılan bu buluşmalar gerçekten çok keyifli ve unutulmaz saatlere sahne oluyor.
Trabzon’a İstanbul’da kapalı havayı arkamızda bırakarak günlük güneşlik cıvıl cıvıl bir havada geldik. Otele yerleşip fazla bavullarımızı koyduktan sonra hemen toplantı yapacağımız salona hareket ettik. Zagnos Kültür Merkezi Zagnos vadisinde yeni yapılmış bir kültür merkezi. Yeni diye Belediye bize jest yaparak en iyi salonunu vermek istemişti. Ama ilk defa gittiğimizden ve şehri de iyi bilmediğimiz için çok uzun süre Kültür merkezini aradık. Gittiğimizde Trabzonlularında bizim aradığımız gibi aradıkları fark ettim ve kimse bulamazsa diye açıkçası çok korktum. Ama korktuğum başımıza gelmedi. Biz salona girdikten 10 dakika sonra herkes gelmeye başladı. Biz masamızı kurana kadar nerdeyse herkes gelmişti. Çok keyifli hareketli bir toplantı başladı. Ben konuşurken de Halit Bey konuşurken de salon kıpır kıpır ve çok aktifti hemen soru geliyor cevap alıyor başka bir soruya geçiyorlardı. Tüp bebek genelgesini derneği anlatırken birçok soru soruldu ve bu da benim çok hoşuma gitti. Gördüğüm genel durum kimsenin tüp bebek genelgesinden aslında tam haberlerinin ve bilgisinin olmadığı idi. Gene uzun süre tedavi için beklemiş ve yaşı geçmiş ne yazık ki birçok insan vardı. Halit Bey tedavileri anlatmaya başladı. Konuşmasında ve cevaplarında sık sık esprili deyişler kullanması salonun gerginliğini ve yabancılığını tamamen aldı ve hem herkes gülerek dinledi, Dr.Halit Beye hemen ısındılar, hem de daha rahat sorular sormaya başladılar. Toplantıdan sonra hep beraber salondan ayrıldık, o kadar samimi olduk ki, çıkışta kimse birbirinden ayrılmak istemiyor gibiydi.
SÜMELA MANASTIRI
Toplantıdan sonra Halit Bey de daha önce tedavi olan ve çocuk sahibi olmuş sevimli bir Trabzonlu çift bizi Trabzon’un simgesi haline gelmiş Sümela Manastırına götürdüler. Daha önce de Trabzon’a gelmiştim ama hiç gitmek kısmet olmamıştı. Yukarı baktığınızda bile ihtişamından tüyleriniz diken diken olan bu güzel manzaraya bakarken bana dehşete düşeceğim haberi verdiler. Hadi yukarıya Manastıra gidiyoruz. Siz delirdiniz mi ben oraya nasıl çıkarım. Ben aşağıda bekleyeyim dedim ama canım arabayla oraya kadar çıkacağız sadece 300 metre yürüyeceksin dediler. Hadi grupta oyun bozanlık yapmayım madem ısrar ediyorlar çıkayım dedim. Arabayla daracık yollardan ta tepeye kadar çıktık. Bende yükseklik korkusu da hafiften var. Zaten çıkış bile benim için yeteri kadar heyecanlıydı. Arabaların bırakıldığı düz bölgeye gelince siz bana takılmayın ben ağır ağır arkanızdan gelirim dedim. Gençler önümden ceylan gibi sekerek çıktılar gözden kayboldular. O 300 metre dedikleri yer aslında 1 km kadarmış yürü yürü bitmez çık çık tükenmez… Ben herhalde yarım saatte falan Sümela yolunun engebelerini aştım..Bu ne yükseklik ve bu ne oksijen .Artık göğsünüz yerinizden çıkarcasına nefes alıyorsunuz. Allahım bu kadar yakınına geldim ama gelmişken madem yakınsın seni de şuradan alıvereyim sakın deme lütfen dedim.Biraz dinlendim ve manzarayı doya doya seyrettim.Manastırda gerçekten muhteşemdi. Daha sonra geldiğim yoldan gene yarım saatte tekrar düzlüğe geldim. Beni oturmuş bekliyorlar. Çok mu beklettim diye sorunca Halit Bey Siz gelinceye kadar ikinci Sümela’nın da temelini attılar inşaat bitmek üzere dedi.Bende 54 yaşındaki kadını siz 300 metre diye bir kilometre yürütürseniz değil ikinci üçüncü inşaatı da beklemediğinize şükredin. Eh ben bunu yazmazsam dedim. Şimdi bu sözümü tutuyorum.
Trabzonlu çiftimiz bizi akşam yemeğine Akçaabat’taki Körfez Lokantasına götürdü.Tipik Karadeniz misafirperverliğini en yoğun şekilde yaşadık.Gecenin noktasını Laz böreği ile koyduk. İnanılmaz lezzetliydi. Mutlaka ve mutlaka yapmasını öğrenmeliyim. Sağ olsunlar Rize’ye gitmemiz için ulaşım sorunumuzu da hallettiler. Halit Bey daha sonra gene tedavisini tamamlamış başka bir hastasının daveti üzerine evlerine misafir oldu. Etrafındaki sevgi çemberi davetler ağırlamak isteyenler, hediye getirenler bebekleri ile toplantı salonumuzu ziyaret edenler haklı olarak doktorumuzu da çok mutlu etti.
RİZE TOPLANTIMIZ
Ertesi sabah Rize’ye hareket ettik.Rize Belediyesinde Basın Sayın Müdürü olarak görev yapan artık kadim dostumuz olan Lale Telatar bizi Belediyenin önünde karşıladı.Benim kızımla yaşıt olan güzel kızı Selenay ve 6 yaşındaki sevimli oğlu Atakan’nı da getirmişti.Hep birlikte Rize nin en yüksek tepesinde muhteşem manzarasıyla kahvaltı yapmaya gittik.Manzara güzel,sohbet güzel harika bir saat geçirdik.Bol bol Rize şehir manzarası ve yemyeşil dağların fotoğrafını çektim.İnsan gerçekten bakmaya doyamıyor..Halit Bey koyu bir Fenerbahçeli,Lale hanımda koyu Trabzonsporlu sohbette spor üzerine idi. Halit Bey bu kadar güzel limanları ve sahilleri olan iki şehrin neden bir yelken kulübünün olmadığını merak etti.Dikkatli bir gözlemci olmasını takdir ettim.
Toplantımız Ses düğün salonundaydı. Eski bir sinema salonu olan ses düğün salonu ortası dans için boş iki tarafı masa düzeninde olan çok geniş bir salondu. Geniş salonlar beni hep rahatsız eder. İnsanlar konuşmalara çok katılamaz, samimiyet duygusunu çok yaşayamazsınız mekânın genişliği insanları mesafeli bırakır, ne kadar dolsa gene boş gözükür. Ama öyle olmadı. Masaların hepsi dolunca sürekli insanlar gelip gidince, doktorumuz ve dinleyiciler konuşkan olunca, vaktin nasıl geçtiğini anlamadık. Toplantı bitiminde herkes bize teşekkür etti kucaklaştık öpüştük ve veda ettik. Toplantı bana bir başladı birde bitti gibi geldi. Su gibi akıp gitti dedim içimden. Herkesin keyfi yerinde, dinlemeye gelenler ayrılırken memnun, sanki eski tanıdıklar uğurlanır gibi. Lale Hanım toplantının başından sonuna kadar bizimle birlikteydi. Ona çok teşekkür ettik ve tekrar Trabzon’a doğru yola çıktık. Yol kısa bir tarafınız deniz bir tarafınız orman. Hemen Trabzon’a havaalanına ulaşıverdik.Uçağımız 40 dakika rötarlıydı ama olsun. Bir organizasyon daha son derece düzgün ve aksaksız olarak sona erdi ben daha ne isteyebilirim ki varsın rötarda nazar boncuğu olsun dedim içimden…
Haftaya Kastamonu ve Sinop… Çocukluğumun en unutulmaz anılarının şehirleri.
Kim bilir oralarda ne güzel şeyler olacak
Sevgilerimle
Sibel Tuzcu