Hayatın gidişatını biz ayarlıyor muyuz bilemedim, peki o zaman neden üzülüyoruz ?
Herkesin Ramazan bayramını içtenlikle kutlarım. Ailecek huzur sağlık ve sevgi dolu nice bayramlar yaşamanızı diliyorum.
Hayatın gidişatını biz ayarlıyor muyuz bilemedim. Bugünlerde derin felsefik duygular içindeyim. Biraz içimi dökmek istiyorum .
Öncelikle her şey den önce sağlığınıza dua edin ve bunun gereklerini yerine getirin.İnanın bana ne zaman ne olacağımız hiç belli değil. Bugün varsınız yarın gerçekten olmayabilirsiniz. Dünyaya gelirken ne zaman döneceğinize dair herhangi bir sözleme yapmadınız yaradanla. ..Herşey için kendinizi didip durmayın. Size iki minik hikaye anlatacağım ikisi de gerçek ve benim başıma geldi. Hemde bu iki hafta içinde ..
Geçtiğimiz hafta pazartesi günü büroya güle oynaya geldim.Mutluyum çünkü işimi seviyorum.Bilgisayarımı açtım mektuplarıma baktım onları düzenledim. Zır telefon hayır whatsapp.. feci ugursuz bir sey her yazılanı gözünüze gözünüze sokuyor görmemenize imkan yok yani..
“Mine Halam kalp krizi geçirmiş Türkiye de misin ?.İstanbulda mısın? Türkiyedeysen hemen ona gidebilir misin ? Ben ilk uçakla geliyorum”. O yani kardeşimde Amsterdamda …
Halam dediğimiz benden 4 yaş büyük. Genelde ismiyle hitap ederim kardeş gibi birlikte büyüdük.Anaa …İçim hopladı birden tabi..” Sakin ol kızım ,sakin ol” diyorum kendi kendime …Kendimi tutmasam koşarak gideceğim. Ama ayaklarım birden tutmaz oldu, kalp çarpıntım var. Şiddetli de korku yaşadım birden bire , nerdeyse bende korkudan kalp krizi geçirecektim.…. Beynimde bu arada durmadan düşünceler dönüyor. Hala genç bana göre, içkisi yok , sigarası yok, kilosu yok. Sağlıklı beslenir ,et yemez tavuk yemez sebze, meyve vs vs..Hep yol yürür ve emekli beden eğitimi öğretmeni..Ona bakarsanız benim küt diye gitmem gerekli…Ben fazlayım feci lüzumsuzum bu dünyada o derece yani.
Derin nefes al kızım dedim şu anda düşüncelerini sıraya koy ilk önce..Bir bardak su iç. Kendine gel .. Bak bakalım ilk uçak ne zaman? Hangisine yetişebilirsin.? ilk uçak 16.25 de saat daha 12.00 güzel. Durumunu öğrenelim ilk önce dedim.Telefona sarıldım ..Yanında akrabalardan birisinin olduğunu ögrendim.Dün gece geçirmiş ve iki defa operasyona almışlar oldukça ciddi durumu. Eşime haber verdim büroda arkadaşıma bilgi verdim ve eve döndüm. Hazırlandım ve Ankara’ya uçtum. İlk de ben yetişerek herkesi de şaşırttım yaşasın uçak ..Neyse hastamız çoook büyük bir badire atlatmış olmasına rağmen iyi, onu yogun bakımdan çıkartıncaya kadar hatta eve çıkıncaya kadar yanında kaldım sonra iyi olduğunu günlük hayatına döndüğünü görünce İstanbul’a geri döndüm..
İstanbula dönmeden önce “Neden kalp krizi geçirmiş “olabileceğini konuştuk. Çözmeliyiz bunu .İkincisi yok çünkü çok büyük ve ağır bir kriz geçirmiş…Mutsuz, titiz ve her şeyi içine atıyor ve kendine dert ediyor .. Bütün dünyanın yükünü omuzlarında taşıyor. Bu kadar derde değer mi ? Sen dert ettikçe kimsenin damarı kapanmıyor , onların organları şişmiyor , çürümüyor ,dökülmüyor ,sana oluyor ne oluyorsa işte … İşte bu !!!!… Ne yaparsan kendine yapıyorsun . Sadece kendini Mutlu edeceksin. Başka çaresi yok arkadaş ..Aslında bu ders alınabilirse hepimize … Bu ona ders oldu mu acaba bilmiyorum ama bana kesinlikle oldu.
Eee 60 yaşında artık yaş kemale ermiş her şey beklenir diyebilirsiniz.? Hayır bu yaşla ilgili değil arkadaşlar. Bazı şeylerin nedenini bilemeyebiliriz.
Gördünüz mü ? Ne için gelmiştim büroya ne oldu.? Bunu planlamış mıydık ? Hayır.
Peki bu küçük kızın kaderi neyle ilgili ?
Gelelim başıma gelen ikinci olaya ;
Geçtiğimiz iki yada 3 hafta önce henüz İtalya’da iken dönme hazırlığı içinde debelenip dururken bir mail aldım. Yunanistandaki kısırlık derneği yetkilisi arkadaşım yollamış. İstanbula Romanyadan gene bir kısırlık derneginde çalışan başka bir arkadaşımızın kızı içindi gelen mektup.Eva henüz 4 yaşında ve onun iki böbreğinede kanser teşhisi koyulmuş. İstanbul’a gelmişler Koç hastanesi Çocuk Onkoloji de yatıyormuş .Kimseleri yok. Hiç kimseyi tanımıyorlar.Dilimizi bilmiyorlar.
“Lütfen Anne Romina korkunç panik halinde ona yardım et.”diye yazıyordu. Allahım bu nasıl bir acıdır bilemedim.
Hemen Koç hastanesinde tanıdık aradım. Facebooka yazdım sağ olsun bir kişi dışında kimse cevap vermedi.
demekki kimsenin tanıdığı yokmuş dedim. Sonra bir hanım yazdı Orada bir tanıdık var diye lütfen hastanın yanına gidebilirmi diye sordum.
Herkes birsey istediğimi sanıyor… Hayır sadece annenin yanına gidip sen yalnız değilsin , ben sibeli tanıyorum ,o burada şu anda yok ama burada biz varız bir seye ihtiyacın olduğunda beni ara denmesi tek istediğim. O annenin o hiç kimseyi tanımadığı yerde o panikle baş başa kalmasını istemedim sadece. Bende yaşadım çünkü. Gecenin 3 ünde elimde Melissanın ayakkabıları hiç tanımadığım dillerini hiç bilmediğim bir ülkede kızımı alıp acilden içeri soktular ve beni dışarıda bıraktılar kalakaldım. Kendinde miydi değilmiydi durumu iyimiydi kötümüydü. Ne yaşıyordu .İngilizce bilen yok mu diye bağıramadım bile. Öyle korkuyordum her şeyden .Allah kimseye göstermesin.
Sonra Güzide Yıldırım Arkadaşım yazdı.O da kanser tedavisi gördü Kanserle Dans Derneğinde aktif çalışıyor.Şimdi zaman zaman kontrole gidiyor. Kanser Savaşçıları diye bir dernekleri daha varmış birlikte çalıştıkları o derneğin başkanı ve kızı gidip bakarlar onlar ilgilenirler dedi. Çok sevindim tabi. Sonra başkan yardımcımız arkadaşım Cansını aradım ondan rica ettim oda yegeni ile birlikte gidip ziyaret etti. Nasıl sarılmış kadın onlara bir bilseniz. Giderken barbi bebek götürmüşler çocuk çok mutlu olmuş . Görseniz bir melek gibi. En kısa sürede bugün yarın bende görmeye gideceğim.
Evet minik Eva kaderini kendi yazmadı. Onun alnına yazılmış bir şey vardı yaşaması gereken. Belki anne ve babasının bilemiyorum. Ama minik Eva suçsuz, günahsız bir melek. O da bir tüp bebek..Kurtulması için lütfen dua edin lütfen..
Bazen acaba çok mu dua edip kaderi zorluyoruz diye düşünüyorum. Dua edince kaderin değiştiğine inanıyorum.
Yazdıklarımı toparlarsak bana göre bir çok olaylar bizim dışımızda gelişiyor , tabi ufak tefek dahlinizde oluyor olmuyor değil ama çoğunlukla yukarıdan geliyor önemli olanlar.. O nedenle hayatı o kadar ciddiye almayın. Didiştikleriniz bir yıl sonra dönüp baktığınızda sizde anlamsız gelmiyor mu ? Öldüm ben dediğiniz o herhangi kötü andan bir yıl sonra o işinizin hallolduğunu ya da olmadıysa bile sizinde ölmediğinizi de artık anlamışsınızdır.
Bu bayramı iyi yaşayın ,her anınızı gerçekten hissederek lütfen . Ben de öyle yapmaya çalışacağım.
Çok sevgilerimle..
Aliye Sibel Tuzcu
..
Tüp bebek tedavileriniz için Çocuk İstiyorum Formu ile bize ulaşabilir daha uygun koşullarda tedavi görebilirsiniz.